Yazının imkânlarını, dilin ve anlatmanın sınırlarını ilk romanından itibaren sorun edinmiş bir yazar Ayhan Geçgin. Okur ve eleştirmenler tarafından tartışılmaya devam eden romanı Son Adım ve kahramanı Alisan da bunun çarpıcı bir örneğiydi. Soğuk Ateş bu tartışmaları bir bağlama kavuşturmayı, yazarın ve kahramanının sorunsalına başka açılardan yaklaşmayı deneyen bir derleme.
Soğuk Ateş’teki yazılar, Geçgin’in ve eserinin başlattığı düşünme sürecini eleştirinin kavram ve yöntemleriyle sürdürüyor. Karakterlerin, anlatım teknikleri ve olay örgüsünün yerini kavramlar, a&ccedi
Tükendi
Gelince Haber VerYazının imkânlarını, dilin ve anlatmanın sınırlarını ilk romanından itibaren sorun edinmiş bir yazar Ayhan Geçgin. Okur ve eleştirmenler tarafından tartışılmaya devam eden romanı Son Adım ve kahramanı Alisan da bunun çarpıcı bir örneğiydi. Soğuk Ateş bu tartışmaları bir bağlama kavuşturmayı, yazarın ve kahramanının sorunsalına başka açılardan yaklaşmayı deneyen bir derleme.
Soğuk Ateş’teki yazılar, Geçgin’in ve eserinin başlattığı düşünme sürecini eleştirinin kavram ve yöntemleriyle sürdürüyor. Karakterlerin, anlatım teknikleri ve olay örgüsünün yerini kavramlar, açıklama yöntemleri ve analitik yaklaşım alıyor ama temel meseleden hiç uzaklaşılmıyor: Yaşantı nasıl ve ne ölçüde bir edebi esere aktarılabilir, yazar anlatmak istediğine ne kadar yaklaşabilir, dil yaşantıyı dolaysızca aktarabilme gücüne sahip midir? Geçgin’le yapılan söyleşi de hem bu sorunun hem de onu açıklama çabasının derinleştirilmesini sağlıyor.
Edebiyatın sadece sağaltıcı bir işlevle sınırlanamayacağını, yaşantının kavranması ve aktarılmasında onun da türlü badire ve yaralardan nasibini alacağını gösteren bu ufuk açıcı derlemeyi tüm edebiyatseverlerin dikkatine sunuyoruz.