Sovyetler’in İslam siyaseti ile “Orta Asya ve Kazakistan Müslümanları Diniye Nezareti” hakkındaki bu çalışma, “Orta Asya ve Kazakistan Müslümanları Diniye Nezareti” ve onun bünyesindeki “Kazakistan Kadılığı” konusunda Kazakistan ve Türkiye’de Kazakistan arşiv belgelerine dayanılarak yapılan ilk çalışmadır.
Anayasasına göre din ve devlet ilişkisi laik ilkelere dayanan ancak devletin uygulamalarında ateizm ideolojisi hakim olan Sovyetler Birliği’nde Müslümanlar ve Müslüman din adamları büyük baskı ve zarar görmüştür. Zira komünistler zorla yeni bir Sovyet
Tükendi
Gelince Haber VerSovyetler’in İslam siyaseti ile “Orta Asya ve Kazakistan Müslümanları Diniye Nezareti” hakkındaki bu çalışma, “Orta Asya ve Kazakistan Müslümanları Diniye Nezareti” ve onun bünyesindeki “Kazakistan Kadılığı” konusunda Kazakistan ve Türkiye’de Kazakistan arşiv belgelerine dayanılarak yapılan ilk çalışmadır.
Anayasasına göre din ve devlet ilişkisi laik ilkelere dayanan ancak devletin uygulamalarında ateizm ideolojisi hakim olan Sovyetler Birliği’nde Müslümanlar ve Müslüman din adamları büyük baskı ve zarar görmüştür. Zira komünistler zorla yeni bir Sovyet toplumu inşa etmeyi hedefleyerek hareket etmişlerdir.
İkinci Dünya Savaşı’nda politik koşullardan dolayı inananlara bir miktar özgürlük verilerek Sovyet Müslümanlarına yönelik “Orta Asya ve Kazakistan Müslümanları Diniye Nezareti” gibi dinî idareler kurulmuştur. Dine sözde “özgürlük” verilerek yurtdışında itibar kazanmak ve Sovyet Türkistanı’ndaki Müslümanları kontrol altında tutmak gibi siyasi amaçlarla devlet tarafından kurulan dinî idare, yaklaşık 50 yıllık tarihi boyunca Sovyet siyasi sistemine adapte olarak kendisini ortaya çıkaran sisteme sadakatle hizmet etmiştir.
Çalışmada, devlet tarafından görevlendirilmemiş “kayıtsız” din adamları ve onaylanmayan bazı yerel dinî geleneklerle mücadele etmek amacıyla Sovyetler’in İslam dünyasına yönelik politikasında kullanılan adı geçen dinî idarenin bu faaliyetlerde amacına ulaşıp ulaşamadığından bahsedilmiştir. Bu açıdan çalışma, konu hakkında bundan sonra yapılacak benzer çalışmalara ışık tutacak ve alanında Türkiye ile Kazakistan’da bir boşluğu dolduracak niteliktedir