Güzelliğin evrensel olup olmadığı konusu hala tartışmalıdır. Önemli sayıda düşünür, dönemin toplum yapısı, ihtiyaçları, üretim, tüketim ve bölüşüm sistemlerinin sonucunda ortaya çıkan estetik anlayışın güzellik algısı üzerinde etkili olduğunu ve evrensel güzellik diye bir şeyden bahsedilemeyeceğini savunurken bir grup düşünür de kültürden kültüre değişmeyecek güzellik kriterleri olabileceğini savunarak bu kriterleri belirleme çabasına girişmiştir. İşte bu çabanın sonucunda ortaya konulan kriterler arasında en çok kabul görenler simetri, oran ve harmoni, yani uyum olmuştur. Bir doğa manzarasında, bir makinenin işleyişinde, bir canlının hareketlerinde bizi en çok etkileyen şey uyumdur. Uyum, mekanik sistemlerde olduğu kadar organik sistemler için de hayati bir önem taşır. Gücün doğru, etkin ve verimli kullanımı uyumdan geçer. Bir çarkı diğeriyle uyumsuz çalışmaya başlayan bir makine bozulmaya mahkumdur. Oldukça kuvvetli ve yetenekli bireylerden oluşan ama uyumu yakalayamamış bir takımın uzun vadede başarılı olma şansı yoktur. İhtiyaçları, değerleri ve dış dünya arasındaki uyumu yakalayamayan bir insanın nevrotik bozukluklar sergileme ihtimali yüksektir. Benzer şekilde yöneticiler, çalışanlar, müşteriler ve iş süreçleri arasındaki uyumu yakalayamamış bir işletmenin de performansı düşer ve geleceği tehlike altına girer.