Modern Dünya için Sûfî şahsiyetlerin hayatları ve düşünceleri bir model niteliğinde olup bu şahsiyetlerin bilinmesi ve tanıtılması önem arz etmektedir.
Sudan’da kendi döneminin önde gelen isimlerinden biri olarak, Nakşibendîliğin Sudan kolu Mîrganiyye Tarîkatı’nın da bir kolu olan İsmailiyye’nin kurucusu İsmail Velî (ö.1280/1863) on dokuzuncu yüzyılda etkili bir isim olarak karşımıza çıkmaktadır.
Elinizdeki çalışmamızda İsmail Velî, tasavvufî şahsiyetiyle ele alınmıştır. İsmail Velî, altmışı aşkın telif eseri bulunan önemli bir sûfî â
Tükendi
Gelince Haber VerModern Dünya için Sûfî şahsiyetlerin hayatları ve düşünceleri bir model niteliğinde olup bu şahsiyetlerin bilinmesi ve tanıtılması önem arz etmektedir.
Sudan’da kendi döneminin önde gelen isimlerinden biri olarak, Nakşibendîliğin Sudan kolu Mîrganiyye Tarîkatı’nın da bir kolu olan İsmailiyye’nin kurucusu İsmail Velî (ö.1280/1863) on dokuzuncu yüzyılda etkili bir isim olarak karşımıza çıkmaktadır.
Elinizdeki çalışmamızda İsmail Velî, tasavvufî şahsiyetiyle ele alınmıştır. İsmail Velî, altmışı aşkın telif eseri bulunan önemli bir sûfî âlimdir. Sudan ve çevresinde çok etkili bir şahsiyet olarak bilinmiştir. Mirgâniyye’nin (Hatmiyye) bir kolu olan İsmailiyye tarîkatı, İsmail Velî’nin oğulları ve halifeleri aracılığıyla günümüze kadar gelmiş olup halen Sudan ve çevresinde etkisini göstermektedir.
İsmail Velî, kendi ilim dünyasında şer’î ilimleri ve tasavvufu birleştirmiş, kâmil bir sûfî olmasının yanında hadîs, siyer, tefsir ve özellikle belagatta kâmil bir âlim olarak karşımıza çıkmaktadır.
Öte yandan İslâm, İmân ve İhsan terimlerini tasavvufî açıdan incelemiş ve her birini şeriat, tarikat ve hakîkat olmak üzere üçe ayırmıştır.
İsmail Velî’nin ilim düşüncesinde, kişinin hakîkate ulaşması için bâtınî ilmin şart olduğunu dile getirmesi dikkat çekicidir. İlim terimi üzerinde dururken bunun zâhiri ve bâtınî olmak üzere ikiye ayrıldığını, zâhiri ilimlerin fıkıh, hadîs, tefsir vb. ilimlerin olduğunu, bâtınî ilimlerin ise zevk ve müşâhede ile elde edilen ilimler olduğunu söyler.
Netice itibariyle İsmail Velî’yi tasavvuf tecrübesi içinde farklı kılan hususlar, onun şahsında, çalışmamızın da merkezi konularını oluşturmuştur. Bununla birlikte tasavvuf sahasındaki görüşlerini ve değerlendirmelerini genelde Müslümanların, özelde günümüz tasavvuf araştırmacılarının istifadesine sunmaya gayret ettik.
Ayrıca İsmail Velî’nin, kendisine ait görüşleri başta olmak üzere diğer sûfîler ile ittifak ettiği ya da ihtilaf ettiği konuları ve tasavvufa getirdiği yenilikleri de gün yüzüne çıkarmaya çalıştık.
Kendi alanında bir boşluğu dolduracağına inandığımız bu çalışmanın, hayırlara vesile olmasını Cenâb-ı Allah’tan niyaz ediyoruz.