Bir gün Ahmet Cahid-i Efendi, Çanakkale`ye geçmek için Kilidü`l-Bahr iskelesine geldi. Parası olmadığı için zamanın kayıkçıları kendisini kayığa almadılar. Üzgün bir halde dönüp evine geldi. Kendisini gören hanımı Kerime Hatun niçin gitmediğini sordu. Cahid-i hazretlerinin kayığa alınmadığını söylemesi üzerine de;
"Al şu seccadeyi de bin üzerine, Çanakkale`ye geç-gel." dedi.
Bu şekilde Çanakkale`ye geçen Cahid-i Efendiyi gören kayıkçılar şaşırıp kaldılar. Böylece onun büyük bir veli olduğunu anladılar. Talebelerinden birisinin sohbet esnasında kalbin ne şekilde terbiye edileceğine dair sorduğu suale Ahmet Cahid-i hazretleri şu cevabı verdi:
"Tarikatlarda asıl olan kalbin çeşitli hastalıklarından temizlenerek şifa bulm
Tükendi
Gelince Haber VerBir gün Ahmet Cahid-i Efendi, Çanakkale`ye geçmek için Kilidü`l-Bahr iskelesine geldi. Parası olmadığı için zamanın kayıkçıları kendisini kayığa almadılar. Üzgün bir halde dönüp evine geldi. Kendisini gören hanımı Kerime Hatun niçin gitmediğini sordu. Cahid-i hazretlerinin kayığa alınmadığını söylemesi üzerine de;
"Al şu seccadeyi de bin üzerine, Çanakkale`ye geç-gel." dedi.
Bu şekilde Çanakkale`ye geçen Cahid-i Efendiyi gören kayıkçılar şaşırıp kaldılar. Böylece onun büyük bir veli olduğunu anladılar. Talebelerinden birisinin sohbet esnasında kalbin ne şekilde terbiye edileceğine dair sorduğu suale Ahmet Cahid-i hazretleri şu cevabı verdi:
"Tarikatlarda asıl olan kalbin çeşitli hastalıklarından temizlenerek şifa bulmasını temin etmek, onu güzel sıfatlarla süslemektir. Allah-ü Teala’ya yaklaşmanın yolları tövbe, nefsini hesaba çekme, yaptığı işlerden gurura kapılmama ve ümitli olmak gibi kalbi makamlarla, doğruluk, samimiyet, ihlas, sabır gibi güzel hasletlerdir. Tasavvuf yolunda yürüyen kimse bu vasıflarıyla Cenab-ı Hakk`a yaklaşırsa, marifet ehlinden olur ve bu suretle en yüksek derecelere kavuşur."