Kriton Dinçmen durmadan "Hiçlik" kavramını kazıyor, "Hiçlik" uzayında dönüşsüz seferlere çıkıyor; yazar olarak giriştiği Sisyphos eyleminde olağanüstü, olağandışı bir şey aramıyor; aradığı katıksız insan; yani bir anlamda "olanaksız olan"ı arıyor. "Kışları ada hemen hemen boşalıp tek-tük evlerde geçmişlerine kıvrılıp kalmış bir-iki ihtiyara kalınca, Hiç’lik egemenleşerek artık kendisinin dahi hiçleneceği Son’u bekler... Öyle olur ki, sade bugün veya yarının yokluğu değil, dünün de yokluğu biter ve Hiç tüm görkemiyle, her şeye yerleşir... İhtiyarlar bahçeden topladıkları bir-iki çalı çırpı il
Tükendi
Gelince Haber VerKriton Dinçmen durmadan "Hiçlik" kavramını kazıyor, "Hiçlik" uzayında dönüşsüz seferlere çıkıyor; yazar olarak giriştiği Sisyphos eyleminde olağanüstü, olağandışı bir şey aramıyor; aradığı katıksız insan; yani bir anlamda "olanaksız olan"ı arıyor. "Kışları ada hemen hemen boşalıp tek-tük evlerde geçmişlerine kıvrılıp kalmış bir-iki ihtiyara kalınca, Hiç’lik egemenleşerek artık kendisinin dahi hiçleneceği Son’u bekler... Öyle olur ki, sade bugün veya yarının yokluğu değil, dünün de yokluğu biter ve Hiç tüm görkemiyle, her şeye yerleşir... İhtiyarlar bahçeden topladıkları bir-iki çalı çırpı ile tutuşturdukları mangallarını evin en küçük ve rüzgar tutmıyan odasında yakar; kendilerinin varoldukları zamandan beri tanıdıkları ve bugünkü hiçliklerine duygusal bir katılım ile saygı duyan esnafın kapılarına kadar getirdikleri ve yazın ödenmek üzere veresiye defterlerine geçirdikleri yiyeceklerle geçinir, ve kendi içlerindeki bitmiş dünyada günlerini geçirirler."