Bu eser, hicrî 735 (miladî 1334) yılında vefat eden ünlü İslâm âlimi ve mutasavvıfı İzzeddîn Mahmûd bin Ali Kâşânî Natanzî’nin en önemli çalışmasıdır. Farsça kaleme alınan, tasavvuf klasikleri arasında haklı bir şöhrete sahip bulunan eser, kendisinden sonra gelen birçok mutasavvıf üzerinde de etkili olmuştur. Tasavvuf örf, âdet ve ıstılâhlarının edebî bir şekilde açıklandığı bu kitapta Kâşânî, ele aldığı konuları hikâye ve kıssalarla desteklemiş; ayrıca eserine birçok Arapça ve Farsça beyitler ilâve etmiştir. Kâşânî naklettiği hadis, rivayet ve kıssaların da tamamının kaynaklı olmasına özen göstermiştir. Kitap on bâb üzerine inşa edilmiş ve her bâb on fasıldan oluşmuştur. Kâşânî, kitabın telifinde Avârifu’l-Ma’ârif’in yanı sıra, Ebû Tâli
Tükendi
Gelince Haber VerBu eser, hicrî 735 (miladî 1334) yılında vefat eden ünlü İslâm âlimi ve mutasavvıfı İzzeddîn Mahmûd bin Ali Kâşânî Natanzî’nin en önemli çalışmasıdır. Farsça kaleme alınan, tasavvuf klasikleri arasında haklı bir şöhrete sahip bulunan eser, kendisinden sonra gelen birçok mutasavvıf üzerinde de etkili olmuştur. Tasavvuf örf, âdet ve ıstılâhlarının edebî bir şekilde açıklandığı bu kitapta Kâşânî, ele aldığı konuları hikâye ve kıssalarla desteklemiş; ayrıca eserine birçok Arapça ve Farsça beyitler ilâve etmiştir. Kâşânî naklettiği hadis, rivayet ve kıssaların da tamamının kaynaklı olmasına özen göstermiştir. Kitap on bâb üzerine inşa edilmiş ve her bâb on fasıldan oluşmuştur. Kâşânî, kitabın telifinde Avârifu’l-Ma’ârif’in yanı sıra, Ebû Tâlib Mekkî’nin Kûtu’l-Kulûb’u, Ebû Nasr Serrâc’ın Lum’a’sı ve Kuşeyrî Risalesi gibi kaynaklardan da faydalanmıştır. Câmi’nin Nefehâtü’l-Üns’ünde Kâşânî’nin bu eserinden bahsetmesi, kitabın kısa süre içinde haklı bir üne kavuştuğunu göstermektedir.