Bugün elimizde olan bu kitap, zafer neslinin bir temsilcisi olan bu yazarın ilk ümit bahşedici eseri olarak görülmektedir; akıl ve bilinci yenilgi zamanlarının çok ötesine geçmiş olan nesil. Geçmişte imkânsız gibi görünen rüyalar, bugün onun şahsında yaşayan bir gerçeğe dönüşmüştür ki insan bunu görebiliyor ve parmak uçlarıyla dokunabiliyor. Onun gözünde İsrail’in yok oluşu kaçınılmazdır ve yıkılışı zamana ve sıfır saatine, en kısa zamanda gerçekleşecek olan fetih için verilen ilahi vaade bağlıdır.
“Yafa’nın geri d&ou
Tükendi
Gelince Haber VerBugün elimizde olan bu kitap, zafer neslinin bir temsilcisi olan bu yazarın ilk ümit bahşedici eseri olarak görülmektedir; akıl ve bilinci yenilgi zamanlarının çok ötesine geçmiş olan nesil. Geçmişte imkânsız gibi görünen rüyalar, bugün onun şahsında yaşayan bir gerçeğe dönüşmüştür ki insan bunu görebiliyor ve parmak uçlarıyla dokunabiliyor. Onun gözünde İsrail’in yok oluşu kaçınılmazdır ve yıkılışı zamana ve sıfır saatine, en kısa zamanda gerçekleşecek olan fetih için verilen ilahi vaade bağlıdır.
“Yafa’nın geri dönmesi için Tel Aviv düştü” bu romanın verdiği bir müjdedir ve Yafa’ya dönüş, Kudüs kapılarının en kısa zamanda açılacağının ve orada namaz kılınacağının; Filistinlilerin, bir taç gibi kanlı poşunun, savaş ve şehadet kokusunun göklere yükseleceğinin nişanesidir. Kadim Kudüs’teki Halil Kapısı’ndan Rıza amcanın kafesine ve Filistin haritalı kafenin tarih duvarına, diğer kapılara (Sahra, İsbat, Meğarebe, Rahmet, Hitte...) Hanzala’nın kutsal topraklara yüzünü dönene kadar her köşesinin mücahitlerin izleriyle dolu olduğu o yer, Yasir ve Birim 1001’deki arkadaşlarının tedbirleriyle ortaya konan, tüfek kurşunu ve Sare’nin bir sabah vakti Ramiye tepesinde aşkının göstergesi olarak ona verdiği kırmızı gül arasında gerçekleşen yeni bir doğuş. Yasir’in kalbi o gün iki büyük aşk arasında kaldı: Sare ve Filistin.