“Bir demet öykü değil, öykü tanımları öneren değişik bir buket.”
Necati Tosuner
Tengizek Destanı’nın Okunabilen Kısmı, kimi zaman kendini dışarıdan izleyen bir kahramanı, kimi zaman camdan dışarıyı izleyen buğulu gözlerde kendini görmekten korkan bir adamı gösteriyor bize.
Deniz Dengiz Şimşek, alelade akıp giden hayatın içinde sürüklenen, isyanı içinde, sahici öykü karakterleri, tarihin bozulmuş gerçekliğinde bir destanın okunabilen kısmı, muzip buluşları, ironik, tertemiz dili ile okuru bir şölene davet ediyor.
“Korna sesiyle irkildim. Annem aceleyle odadan çıktı. Çerçeveyi aynı
Tükendi
Gelince Haber Ver“Bir demet öykü değil, öykü tanımları öneren değişik bir buket.”
Necati Tosuner
Tengizek Destanı’nın Okunabilen Kısmı, kimi zaman kendini dışarıdan izleyen bir kahramanı, kimi zaman camdan dışarıyı izleyen buğulu gözlerde kendini görmekten korkan bir adamı gösteriyor bize.
Deniz Dengiz Şimşek, alelade akıp giden hayatın içinde sürüklenen, isyanı içinde, sahici öykü karakterleri, tarihin bozulmuş gerçekliğinde bir destanın okunabilen kısmı, muzip buluşları, ironik, tertemiz dili ile okuru bir şölene davet ediyor.
“Korna sesiyle irkildim. Annem aceleyle odadan çıktı. Çerçeveyi aynı törenle yerine koyup kapıya çıktım. Gelen, Sıla’nın kocasıydı. Babam içeriye girerken annem, perde arkasından bakıyordu. Bense ağlıyordum, hem de hıçkırarak ve anneme takılmıştı gözlerim. Eli perdenin ucundaydı. ‘Ben’ dedim içimden, ‘babama iyi ki hiç benzemiyorum.’”