“Olur öyle şeyler,” dedi.
“Olur mu hiç öyle şey?” dedim.
Su vardı önümüzde. Suyun iki yanında insanlar… Onun iki yanında insanlar… Geçti vakit. Gerisini geceye bıraktık.
Akıt su… Geçti zaman. O geç gelmişti. Ben geç kalmıştım. Gerisini geceye bıraktık. Kalakaldık, n’apacaktık? Çaresiz, çaktırmadan kimselere, içimizden sorduk birbirimize.
“Geçer değil mi?”
Çok zaman geçti. Çok su aktı. Çok in
Tükendi
Gelince Haber Ver“Olur öyle şeyler,” dedi.
“Olur mu hiç öyle şey?” dedim.
Su vardı önümüzde. Suyun iki yanında insanlar… Onun iki yanında insanlar… Geçti vakit. Gerisini geceye bıraktık.
Akıt su… Geçti zaman. O geç gelmişti. Ben geç kalmıştım. Gerisini geceye bıraktık. Kalakaldık, n’apacaktık? Çaresiz, çaktırmadan kimselere, içimizden sorduk birbirimize.
“Geçer değil mi?”
Çok zaman geçti. Çok su aktı. Çok insan, çok gece, çok yaşantı… Pek çok şey değişti elbet, durur mu hayat? Çok şey geçti, bitti, anı oldu. Ama o zaman, orada, suyun kenarında birbirimize çaktırmadan, içimizden sorduğumuz sorunun cevabını hâlâ bilmiyorum. Şimdi dahi zaman zaman soruyorum bunu kendime.
“Geçti mi?”