Tevhid’in temel ilkesi; bütün güç ve kuvvetin, bütün izzet ve şerefin, bütün hâkimiyet ve saltanatın yalnızca Allah Teâlâ’da olduğu inancıdır. Bu demektir ki, kâinatın bütün egemenliği, yegâne yaratıcı kudret olan Allah’a aittir ve Allah Teâlâ, bu egemenliğinden hiçbir kişi, kurum, kuruluş, sınıf, kavim, kabile, tarikat, cemaat, otorite, servet ve güç odakları, iktidar güçleri ve benzerlerine hiçbir pay vermemiştir. Bunların hiçbiri dokunulmaz değildir, kutsanamaz, ilâhlaştırılamaz ve olduğundan fazla önemsenip yüceltilemez. Bu nedenle, ta
Tükendi
Gelince Haber VerTevhid’in temel ilkesi; bütün güç ve kuvvetin, bütün izzet ve şerefin, bütün hâkimiyet ve saltanatın yalnızca Allah Teâlâ’da olduğu inancıdır. Bu demektir ki, kâinatın bütün egemenliği, yegâne yaratıcı kudret olan Allah’a aittir ve Allah Teâlâ, bu egemenliğinden hiçbir kişi, kurum, kuruluş, sınıf, kavim, kabile, tarikat, cemaat, otorite, servet ve güç odakları, iktidar güçleri ve benzerlerine hiçbir pay vermemiştir. Bunların hiçbiri dokunulmaz değildir, kutsanamaz, ilâhlaştırılamaz ve olduğundan fazla önemsenip yüceltilemez. Bu nedenle, tarih boyunca peygamberlerin verdiği mücadele, baştan sona, yedek/ast ilâhları reddeden tevhid mücadelesidir. Bu yüzden Allah Teâlâ, kullarından aracısız kulluk istemekte ve şirki en büyük zulüm/günah saymaktadır. Çünkü O, zatında, sıfatlarında ve fiillerinde, ibadette ve duada kendine ortak tanımaz.