“Canavar gözlerini yummuştu. İnsan nazarının tesirli olduğuna dair o eski inanış doğru muydu yoksa hayvanın uykusu mu gelmişti bilmiyorum ama bana saldırmak şöyle dursun, yumuşak tüylü siyah kafasını kocaman pençelerinin arasına alıp uykuya dalmış gibi görünüyordu. Onu uyandırıp tekrar vahşi hayata döndürürüm korkusuyla hiç kıpırdamadan öylece dikildim. O şeytani gözleri artık üzerimde hissetmediğim için daha berrak düşünebiliyordum. Beni bu tuzağa düşüren o hain düzenbazın söyledikleri bir yana, sezgilerim bu hayvanın, efendisi kadar vahşi olduğunu söylüyordu şimdi. Sabahı
Tükendi
Gelince Haber Ver“Canavar gözlerini yummuştu. İnsan nazarının tesirli olduğuna dair o eski inanış doğru muydu yoksa hayvanın uykusu mu gelmişti bilmiyorum ama bana saldırmak şöyle dursun, yumuşak tüylü siyah kafasını kocaman pençelerinin arasına alıp uykuya dalmış gibi görünüyordu. Onu uyandırıp tekrar vahşi hayata döndürürüm korkusuyla hiç kıpırdamadan öylece dikildim. O şeytani gözleri artık üzerimde hissetmediğim için daha berrak düşünebiliyordum. Beni bu tuzağa düşüren o hain düzenbazın söyledikleri bir yana, sezgilerim bu hayvanın, efendisi kadar vahşi olduğunu söylüyordu şimdi. Sabahı nasıl çıkaracaktım? Kapıdan kaçma umudu yoktu, daracık parmaklıklı pencerelerde. Bu taş zeminli boş odada sığınabileceğim hiçbir yer yoktu.” Bilimsel düşünceyi karakter yaratmada kullanan bir yazar Arthur Conan Doyle. Sherlock Holmes romanlarında olduğu gibi öyküleri de tekinsizlik atmosferinde geçiyor. Bilimle, akılla, mantıkla açıklanamayan paralel bir dünyaya sürüklüyor okuru. Yerde, gökte ve denizde yaşayan acayip yaratıklarla tanıştırıyor. Bir yanda intikam peşindeki hayaletler, canavarlar, mumyalar, öte yanda çılgın mucitler, ölümsüzlük arayışı ve devletlerin emrine sunulacak ölümcül silahlar… Esrarengizin karşı konulamayan daveti…