Ahmet Sarı, Türk ve Alman poetikasının etiyolojisini çıkardığı Tractatus Minima Poeticus’ta, Doğu-Batı şiiri üzerine derinlikli bir inceleme sunuyor. Rainer Maria Rilke’yi, Paul Celan’ı, Heinrich Heine’yi; öte yandan Sezai Karakoç’u, İsmet Özel’i, Asaf Halet Çelebi’yi ve onların şiirlerindeki izlekleri zihin açıcı yazılarıyla irdeliyor. Okuru; kimi zaman huysuz, oyunbozan bir dille ne yapılabileceğini, şiir dilinin felsefeye kattığı imkânları, şairlerin sezgilerini, metafiziğe açılan görüşlerini, imge kudretlerini, ilhama açık oluşlarını, tarihin bizlere ders vermediği yerde şiirin tek başın
Tükendi
Gelince Haber VerAhmet Sarı, Türk ve Alman poetikasının etiyolojisini çıkardığı Tractatus Minima Poeticus’ta, Doğu-Batı şiiri üzerine derinlikli bir inceleme sunuyor. Rainer Maria Rilke’yi, Paul Celan’ı, Heinrich Heine’yi; öte yandan Sezai Karakoç’u, İsmet Özel’i, Asaf Halet Çelebi’yi ve onların şiirlerindeki izlekleri zihin açıcı yazılarıyla irdeliyor. Okuru; kimi zaman huysuz, oyunbozan bir dille ne yapılabileceğini, şiir dilinin felsefeye kattığı imkânları, şairlerin sezgilerini, metafiziğe açılan görüşlerini, imge kudretlerini, ilhama açık oluşlarını, tarihin bizlere ders vermediği yerde şiirin tek başına yeterli olup olamayacağını düşünmeye davet ediyor.
Öyle ki şiir için Paul Celan, “Bir şiir şişeye konmuş bir postadır, bir zaman bir ülkeye varabilir, belki de yürek ülkesine,” demiştir. İşte elinizdeki kitap bedii kılınmış sözlere, şiire rücu etmektir.