Transhümanizm felsefesi söz konusu olduğunda insanın ve dünyanın dönüşümünden bahsedilir.
Dönüşümün tartışılmaya başlandığı her bir açıklama girişiminde ise odak noktası bir yönüyle gelecektir. Nitekim geleceğe dair tasavvurlarda bir yandan insanın mükemmelleşmesinden veya yozlaşmasından dem vurulurken diğer yandan dünya hakkındaki ütopik ya da distopik betimlemeler şekillenir. Aslında tarihsel süreçte değişim ve dönüşümün geçmişe atıfla konu edilebilmesi kolayken gelecek açısından çıkarımlar yapmak çeşitli zorluklar barındırabilir. Ne de olsa geç
Tükendi
Gelince Haber VerTranshümanizm felsefesi söz konusu olduğunda insanın ve dünyanın dönüşümünden bahsedilir.
Dönüşümün tartışılmaya başlandığı her bir açıklama girişiminde ise odak noktası bir yönüyle gelecektir. Nitekim geleceğe dair tasavvurlarda bir yandan insanın mükemmelleşmesinden veya yozlaşmasından dem vurulurken diğer yandan dünya hakkındaki ütopik ya da distopik betimlemeler şekillenir. Aslında tarihsel süreçte değişim ve dönüşümün geçmişe atıfla konu edilebilmesi kolayken gelecek açısından çıkarımlar yapmak çeşitli zorluklar barındırabilir. Ne de olsa geçmiş, olay ve olgular üzerinden irdelenebilirken gelecek hakkında konuşmak olasılık ve belirsizlikleri kucaklamak anlamına gelebilir. Böyle bir tabloda sadece insanın ve dünyanın değil bu ikisiyle de doğrudan bağlantılı olan dinin ve metafiziğin dönüşümünün, transhümanizm felsefesi açısından tartışılması gerekliydi. Zira bu felsefenin, her ne kadar köklerini geçmişte bulsa bile, geleceğe dair vaat ve varsayımlarıyla birçok yapıyla ilişkili olduğu gibi din ve metafizikle de dirsek temasının ötesine geçen bir etkileşim içinde olacağı söylenebilir. Dolayısıyla bu çalışmada hem transhümanizm felsefesinin ilişkisellik düzlemi ele alınmakta hem de
geçmişin birikimini heybesinde taşıyan din ve metafiziğin dönüşüm hikâyesi hakkında çıkarımlarda bulunulmaktadır.