Rahmetli annem sözlerin kökleri olduğuna inanan bir kadındı. Toprağa tohum yerine ağıt ekmeyi kader bellemiş bir neslin çocuğuydu. Masalları ağaçlardan toplar, keser ve önümüze koyardı. Babamın yere basan ayaklarıysa annemin ektiği tohumları ezip geçer, ardından deliliğinden bıktığı bu kadını nereden geldiği belli olmayan bir nefretle döverdi. Evi terk ederken uydurduğu bahaneye inanmadığımızı gören annem, avucunda sakladığı tohumları toprağa serpiştirip hepimizin inanacağı bir masal uydurdu. Babam, içinde bulduğu bir devin kellesini almak için yola çıkmıştı ve ne zaman aklı başına gelirdi, işte o zaman deve ait olan kelleyi soframız
Tükendi
Gelince Haber VerRahmetli annem sözlerin kökleri olduğuna inanan bir kadındı. Toprağa tohum yerine ağıt ekmeyi kader bellemiş bir neslin çocuğuydu. Masalları ağaçlardan toplar, keser ve önümüze koyardı. Babamın yere basan ayaklarıysa annemin ektiği tohumları ezip geçer, ardından deliliğinden bıktığı bu kadını nereden geldiği belli olmayan bir nefretle döverdi. Evi terk ederken uydurduğu bahaneye inanmadığımızı gören annem, avucunda sakladığı tohumları toprağa serpiştirip hepimizin inanacağı bir masal uydurdu. Babam, içinde bulduğu bir devin kellesini almak için yola çıkmıştı ve ne zaman aklı başına gelirdi, işte o zaman deve ait olan kelleyi soframıza getirirdi ve bizler de afiyetle yerdik. Ancak o zamana kadar hiçbir sözcüğü incitmememiz gerekliydi. Eğer ağaçlarımızdan sözcükler dökülmezse, o zaman kökler beslenemezdi ve söz toprağın kursağında kalır, yok olur giderdi.
"Aydın Akduman bildiğimiz, duyduğumuz, kimi zaman da şahitlik ettiğimiz şeyleri sıra dışı biçimlerle ele alıyor, gerçekliği eğip bükerek satırlara döküyor. Her öyküsünde gerçeklikten kopan her şeyin aslında bizlere ait olduğunu bizlere farklı bir bakış açısı ile hissettiriyor."
Öner Tavtay
“Sıra dışı tarzı ve yaklaşımlarıyla, basit görünen şeylerin içindeki karmaşıklığı ortaya çıkaran Aydın Akduman, yoğun ve katmanlı stilini lezzetli ve akıcı bir biçimde sunuyor.”
Berk Göbekcioğlu