Tarih boyunca birçok ilmî disipline konu olan rüyalar, insanların simgeleştirebilme yetilerinin belirginleştiği bir alan olarak, kültürle iç içedirler. Milletlerin kültürel belleklerinin yansıması olan bu rüyalar, kültürel semboller sistemiyle ilişkilendirildiklerinde milletlerin ortak rüya algısını oluştururlar. Toplumlar, oluşan kolektif rüya algısıyla, belirli bir düzende rüya görür ve bu rüyalarda her zaman bulmak istediklerini görürler.
Bu kitapta, Türk kültür coğrafyasına ait Mitoloji, Destan, Halk Hikâyesi, Masal ve Efsanelerdeki rüyalardan hareketle Türk Halk Kültüründeki Rüyaların kültürel bellekteki yeri, işlevleri ve oluşan kolektif rüya algısı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun için sayısı binlerle ifade edilebi
Tükendi
Gelince Haber VerTarih boyunca birçok ilmî disipline konu olan rüyalar, insanların simgeleştirebilme yetilerinin belirginleştiği bir alan olarak, kültürle iç içedirler. Milletlerin kültürel belleklerinin yansıması olan bu rüyalar, kültürel semboller sistemiyle ilişkilendirildiklerinde milletlerin ortak rüya algısını oluştururlar. Toplumlar, oluşan kolektif rüya algısıyla, belirli bir düzende rüya görür ve bu rüyalarda her zaman bulmak istediklerini görürler.
Bu kitapta, Türk kültür coğrafyasına ait Mitoloji, Destan, Halk Hikâyesi, Masal ve Efsanelerdeki rüyalardan hareketle Türk Halk Kültüründeki Rüyaların kültürel bellekteki yeri, işlevleri ve oluşan kolektif rüya algısı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bunun için sayısı binlerle ifade edilebilecek halk anlatısı metni incelenmiş, tespit edilen binlerce rüya değerlendirilmiş, sadece kültür örneği sayılan 433 rüya metni çalışmaya dâhil edilerek işlevlerine göre sınıflandırılmıştır. Bu incelemeler neticesinde, Türklerin rüyaları kültürel yapı içerisinde kendilerine verilen bir armağan olarak kabul ettikleri ve bu armağanın gelecekten haber verdiğine, tehlikeleri bildirdiğine, genişlemeye meşruiyet kazandırdığına, çeşitli müjdeler içerdiğine, hastalıkları sağalttığına, âşık ettiğine, rehberlik edip yol gösterdiğine, yasak ve emirleri bildirdiğine inandıkları ortaya çıkmıştır.
Bu titiz çalışma, Türklerin rüya algılarının tespiti ve bu algının kültürel bellekteki süreklilikle dönemler arasında evirilerek benzer işlevlerle tekrar yenilenmesini gözler önüne sermesi açısından son derece önemlidir.