"Türk-İslâm tarihinin XIII. Ve XIV. Yüzyıllarında daha çok Anadolu’da görülen Ahîlik, aslında İslâm medeniyetinin temel unsurlarını bünyesine almış bir Türk kurumu olarak kabul edilmiştir. Bu haliyle Ahîliğin el kitaplarından sayılan ve ahîlerin âdeta başucu kitabı olarak benimsetip okuyageldikleri Fütüvvet-nâmeler de Arapça, Farsça ve Türkçede olmak üzere farklı dillerde kaleme alınmışlardır. Bunlar kültür kaynaklarımız arasında önemli bir yer tutmaktadırlar. O bakımdan Fütüvvet- nâmeleri tanımadan Ahîliğin anlaşılması mümkün görünmemektedir. İşte bu sebeple biz de Fütüvvet- nâmeleri tanımayı ve tanıtmayı, kültür kodlarımız arasına onlardan yaralı bilgiler katmayı gerekli görerek bu eserimizde XV. Yüzyılda kaleme alındığı bilinen Şeyh S
Tükendi
Gelince Haber Ver"Türk-İslâm tarihinin XIII. Ve XIV. Yüzyıllarında daha çok Anadolu’da görülen Ahîlik, aslında İslâm medeniyetinin temel unsurlarını bünyesine almış bir Türk kurumu olarak kabul edilmiştir. Bu haliyle Ahîliğin el kitaplarından sayılan ve ahîlerin âdeta başucu kitabı olarak benimsetip okuyageldikleri Fütüvvet-nâmeler de Arapça, Farsça ve Türkçede olmak üzere farklı dillerde kaleme alınmışlardır. Bunlar kültür kaynaklarımız arasında önemli bir yer tutmaktadırlar. O bakımdan Fütüvvet- nâmeleri tanımadan Ahîliğin anlaşılması mümkün görünmemektedir. İşte bu sebeple biz de Fütüvvet- nâmeleri tanımayı ve tanıtmayı, kültür kodlarımız arasına onlardan yaralı bilgiler katmayı gerekli görerek bu eserimizde XV. Yüzyılda kaleme alındığı bilinen Şeyh Seyyid Hüseyin el-Gaybî’nin Fütüvvet- nâmesini okuyucu ile buluşturmayı hedefledik."