Eleştirmenler eskiden elde fener örnek Türk filmi ararken şimdilerde artık her yeni filmi, yepyeni yönetmenlerin, genç Türk sinemasının harikalar yaratan yönetmenlerinin başyapıtları olarak görüyorlar. Eleştirmenler her üç-beş senede bir yarattıkları yepyeni yönetmenler kuşağının ürünlerine toz kondurmayıp başyapıt yaftasını yapıştırıyorlar. Neredeyse her film harikalar yaratıyor ve yeni, yepyeni, çok yeni, en yeni yönetmenler nefes nefese birbiri üzerine başyapıtlar üretiyor. Türk sinema eleştirisinde bu iki sürecin farklı şekilde değerlendirilme çelişkisi Türk sinemasın
Tükendi
Gelince Haber VerEleştirmenler eskiden elde fener örnek Türk filmi ararken şimdilerde artık her yeni filmi, yepyeni yönetmenlerin, genç Türk sinemasının harikalar yaratan yönetmenlerinin başyapıtları olarak görüyorlar. Eleştirmenler her üç-beş senede bir yarattıkları yepyeni yönetmenler kuşağının ürünlerine toz kondurmayıp başyapıt yaftasını yapıştırıyorlar. Neredeyse her film harikalar yaratıyor ve yeni, yepyeni, çok yeni, en yeni yönetmenler nefes nefese birbiri üzerine başyapıtlar üretiyor. Türk sinema eleştirisinde bu iki sürecin farklı şekilde değerlendirilme çelişkisi Türk sinemasının alametifarikasını oluşturuyor. Belki gün gelir eleştirmenler bu çelişkinin farkına varır.
Kurtuluş Kayalı bu kitabında Türk sineması üzerine eleştirel değerlendirmelerine devam ediyor. Türk sinemasının, Metin Erksan; Lütfi Akad; Yılmaz Güney; Şerif Gören ve Zeki Ökten gibi sıra dışı yönetmenlerinin yanı sıra tipik yönetmenlerini de içerecek şekilde, sosyolojik bir manzarasını çiziyor. Kayalı’nın Türk sinemasına dair yerleşik yargıları sarsan perspektifi sayesinde kitap bu alanda gelecekte yapılacak incelemeler için sağlam bir zemin vadediyor.