Bilim tarihi, içinde ön yargı gizleyen soruların uzun uğraşlar sonunda bile yanıtlanamadığına defalarca tanıklık etmiştir. Çünkü doğru yanıtlara, ancak doğru sorularla ulaşılabilir. Bu sebeple öncelikle elimizden geldiğince sorularımızı ön yargılardan arındırmamız, belki de bakış açımızı değiştirerek farklı sorular sormamız amaçlarımıza ulaşmamız için ilk (ve en önemli) adım olacaktır. Çalışmamızın başından beri "ses biriminin ne olduğu" ve "ses biriminin nasıl belirlenebileceği" sorularının yanıtını literatürdeki temel yaklaşımdan yola çıkarak arıyoruz. Ancak görüldüğü üzere ortaya konan ilkelere ve önerilen yöntemlere rağmen ses birimi kavramı belirsizliğini koruyor.
Bu durumda, sorularımızda ön yargı bulunma olasılığını gözden k
Tükendi
Gelince Haber VerBilim tarihi, içinde ön yargı gizleyen soruların uzun uğraşlar sonunda bile yanıtlanamadığına defalarca tanıklık etmiştir. Çünkü doğru yanıtlara, ancak doğru sorularla ulaşılabilir. Bu sebeple öncelikle elimizden geldiğince sorularımızı ön yargılardan arındırmamız, belki de bakış açımızı değiştirerek farklı sorular sormamız amaçlarımıza ulaşmamız için ilk (ve en önemli) adım olacaktır. Çalışmamızın başından beri "ses biriminin ne olduğu" ve "ses biriminin nasıl belirlenebileceği" sorularının yanıtını literatürdeki temel yaklaşımdan yola çıkarak arıyoruz. Ancak görüldüğü üzere ortaya konan ilkelere ve önerilen yöntemlere rağmen ses birimi kavramı belirsizliğini koruyor.
Bu durumda, sorularımızda ön yargı bulunma olasılığını gözden kaçıramayız. Bizce "Ses birimi nedir?" veya "Ses birimi nasıl belirlenebilir?" soruları, içinde "Ses birimi vardır." şeklinde bir ön yargı barındırıyor. Belki de bakış açımızı değiştirmemiz ve bu ön yargıdan kurtulmamız gerekiyor. Ses bilimi açısından bir anlam birimini, anlamından bağımsız olarak ses parçalarına ayırmak ve ses parçalarını da anlam ayırma işleviyle (yani "ses birimi" olarak) değerlendirerek işaretlemeye kalkışmak, aslında derin bir çelişkidir.