Varlık ve eylem adlarından oluşan sözlük birimleri, varlık ve eylemlerin özelliklerine inmeksizin, onları kavramlar halinde bildirirler. Bu birimler, sosyal birer genellemedir ve bu bakımdan kuşaklar arasında aktarılan sosyal bir mirastır. Söz dizimi ise, bütünüyle bireysel olan dil kullanımına özgü bir alandır. Dil kullanımı, gerçek dünyanın, dilin saymaca birimleri ile yeniden kurulmasıdır. Kişinin sosyal kimliği ya da insan kimliği, dil denilen, tamamen yapay bir saymacalar sisteminde yaşar ve bir insanın ömrü, söz dizimi öğelerinin kılavuzluğunda, sözlük birimleri arasında dolaşmakla geçer. Simit satarken de, felsefe yaparken de, düş g&
Tükendi
Gelince Haber VerVarlık ve eylem adlarından oluşan sözlük birimleri, varlık ve eylemlerin özelliklerine inmeksizin, onları kavramlar halinde bildirirler. Bu birimler, sosyal birer genellemedir ve bu bakımdan kuşaklar arasında aktarılan sosyal bir mirastır. Söz dizimi ise, bütünüyle bireysel olan dil kullanımına özgü bir alandır. Dil kullanımı, gerçek dünyanın, dilin saymaca birimleri ile yeniden kurulmasıdır. Kişinin sosyal kimliği ya da insan kimliği, dil denilen, tamamen yapay bir saymacalar sisteminde yaşar ve bir insanın ömrü, söz dizimi öğelerinin kılavuzluğunda, sözlük birimleri arasında dolaşmakla geçer. Simit satarken de, felsefe yaparken de, düş görürken de, kişinin bütün yaptığı, sözlük birimleri arasında sürdürdüğü bu bireysel gezintidir. Bu nedenle, dil kullanımı ya da söz dizimi, kişinin ‘insan’ kimliğiyle yaptığı her eylemin adıdır. Düşünce, duygu, akıl, hayal, zeka, vb. adlarla adlandırılan soyut kavramlar, kişinin dil kullanımının değişik düzlemlerdeki adlarından ibarettir. Söz dizimi, bireyin ‘insan’ kimliğiyle gerçekleştirdiği bütün eylemlerinin toplamıdır.