İnsanlık tarihi, mücadeleler tarihidir. Her topluluk, her halk ve her insan, yaşamak için mücadele etmek zorundadır. Yiyecek-içecek bulmak, doğa ile mücadele etmeyi gerektirir. Barınmak, doğanın vahşi hayvanlarından, olağanüstü şartlarından korunabilmek için de doğanın şartları ile mücadele etmek, bir noktada o şartları kendine lehine çevirebilmeyi öğrenmeyi, öğrendiklerini uygulamayı, araç olarak kullanmayı gerekli kılar... Yani dünya, Tanrı tarafından insanoğluna, dört dörtlük, içi döşenmiş, “gel yaşa” gibi bir şekilde sunulmamıştır. Sana sunulan Dünya’da, “yaşamak istiyors
Tükendi
Gelince Haber Verİnsanlık tarihi, mücadeleler tarihidir. Her topluluk, her halk ve her insan, yaşamak için mücadele etmek zorundadır. Yiyecek-içecek bulmak, doğa ile mücadele etmeyi gerektirir. Barınmak, doğanın vahşi hayvanlarından, olağanüstü şartlarından korunabilmek için de doğanın şartları ile mücadele etmek, bir noktada o şartları kendine lehine çevirebilmeyi öğrenmeyi, öğrendiklerini uygulamayı, araç olarak kullanmayı gerekli kılar... Yani dünya, Tanrı tarafından insanoğluna, dört dörtlük, içi döşenmiş, “gel yaşa” gibi bir şekilde sunulmamıştır. Sana sunulan Dünya’da, “yaşamak istiyorsan, önce aklını kullanacak sonra her türlü olumsuzluklarla mücadele ederek yaşayabileceğin asgari şartları hazırlayacaksın” diyerek sunulmuştur. Hazır bir dünya yoktur. Bu yüzden insanlık tarihi, “mücadeleler tarihi” olmuştur. Önce kendinle, sonra çevre şartları ile sonra diğer insanlarla mücadele ederek yaşamak mümkündür. Mücadele etmeyen kaybeder ve yok olup gider...
Bu kitapta, gerekenleri yapmaz, mücadele etmeyi bırakırsak ya da yenilgiyi kabul edersek başımıza neler gelebileceğini, geçmişin örneklerinden yararlanarak anlatmaya çalışacağız...