Mustafa Kemal Atatürk, 1923`te cumhuriyetimizi kurduğunda; 1932`de Türk Dil Kurumu`nu ekin-bilim tarihimize kazandırdığında, Türkiye Türkçesini bilimsel açıdan inceleyen yapıtlar gibi dilci-araştırmacı sayısı da yok denecek düzeydeydi. Dahası 1940`lara dek kapağında, "Türkçe Sözlük" yazan bir yapıtımız bile yoktu. Genç cumhuriyet, birçok alanda olduğu gibi dilde de kendi bilimcilerini yetiştirmeye başlamıştı. TDK, Türkçenin sözvarlığını saptamaya çalışıyor; dünyadaki dilbilimsel etkinlikleri izliyor; bütün üniversitelerle işbirliğini sürdürüyordu. Amaç Türkçeyi bütün, bilim, sanat ve teknik terimleri karşılayacak bilim ve sanat dili olarak varsıllaştırmaktı.
Elinizdeki bu yapıtta, cumhuriyetin ilk yıllarından bugüne uzanan zaman di
Tükendi
Gelince Haber VerMustafa Kemal Atatürk, 1923`te cumhuriyetimizi kurduğunda; 1932`de Türk Dil Kurumu`nu ekin-bilim tarihimize kazandırdığında, Türkiye Türkçesini bilimsel açıdan inceleyen yapıtlar gibi dilci-araştırmacı sayısı da yok denecek düzeydeydi. Dahası 1940`lara dek kapağında, "Türkçe Sözlük" yazan bir yapıtımız bile yoktu. Genç cumhuriyet, birçok alanda olduğu gibi dilde de kendi bilimcilerini yetiştirmeye başlamıştı. TDK, Türkçenin sözvarlığını saptamaya çalışıyor; dünyadaki dilbilimsel etkinlikleri izliyor; bütün üniversitelerle işbirliğini sürdürüyordu. Amaç Türkçeyi bütün, bilim, sanat ve teknik terimleri karşılayacak bilim ve sanat dili olarak varsıllaştırmaktı.
Elinizdeki bu yapıtta, cumhuriyetin ilk yıllarından bugüne uzanan zaman diliminde birçok dilcinin de emeği var. Türkçeyi geleneksel bakışla ele alan dilciler, özgün yapıtlarıyla dilin birçok sorununu ele almışlardı; konuların işlenişinde değişik görüşler vardı; değişik terimler kullanılmıştı. Kimi dilciler, Arapça-Farsça olan, bu dillere öykünülerek yapılan ya da batı dillerinden alınan terimleri Türkçeleştirmek için saygıyla anacağımız çalışmalar yapmıştı.
TDK`de 1970`lerde başlatılan "Türkiye Türkçesi Temel Dilbilgisi Genel Programı" çerçevesinde Sözcük Türleri (1976/1983); Türkiye Türkçesinde Sözcük Türetme ve Birleştirme (1977); Türkçesinin Gelişmeli Sesbilimi (1978); Türkiye Türkçesinin Sözdizimi (1981) adlı yapıtlar yayımlandı. Bu yapıtlar bilimsel çalışma yapanlara, Türkçeyi öğretmeye ve öğrenmeye çalışanlara kaynak olmuştu. Bunun ilk nedeni Türkçeyi ele alan yerli ve yabancı kaynaklardaki bütün yargıları saptaması; dil olaylarına edebiyattan tanıklı örnek içermesidir. Bu nedenle Türkiye Türkçesi temel dilbilgisi izlencesinin geçmişte kalmaması gerekiyordu. Bu izlencenin adlandırılmasında, içeriğinin hazırlanmasında ve yayımlanan yapıtların çoğunda çok emeğim olduğu için... Türkçenin tarihsel akışıyla olanaklarını bilmeyenlerle Harf ve Dil Devrimlerini yadsıyanlar çoğaldığı için Türkiye Türkçesi Temel Dilbilgisi`ni yazma hakkını kendimde gördüm.
Bu yapıtla ülkeme, Türkçeme borcumun bir bölümünü ödeyebileceğime inanıyorum; çünkü son nefesine dek Türkçeyi düşünen Mustafa Kemal Atatürk`e borcum var; Türkiye Cumhuriyeti`ne; cumhuriyetin ortak dili olan Türkçeye ve bana emek devrimcilere borcum var. Mustafa Kemal Atatürk`ten aldığımız "ses bayrağımız" Türkçeyi dalgalandıranları saygıyla selamlıyorum.
- Sevgi Özel