Türkiye’de sağ ve sol belirgin olarak 1950’ler sonrasında oluştu. Bu oluşum süreci aynı zamanda “Soğuk Savaş”ın en etkili sürdüğü yıllara denk geldi. 1980’e kadar sonraki 30 yıl boyunca da ülke siyaseti soğuk savaşın izlerini çok derinden hissetti.
Bu kitap Osmanlı’daki modernleşme ataklarından başlayarak ve esas olarak 1950’ler sonrası sağın ve solun oluşum süreçlerini incelikle ele alıyor. Aktörlerin ideolojik politik gelişim evrelerini, ayrışmaları, yeniden biçimlenişleri analiz ediyor. Bu ilk oluşumların zirve noktası 1975-80 dönemidir. Bu dönem bugüne kadarki gelişmeleri çok d
Tükendi
Gelince Haber VerTürkiye’de sağ ve sol belirgin olarak 1950’ler sonrasında oluştu. Bu oluşum süreci aynı zamanda “Soğuk Savaş”ın en etkili sürdüğü yıllara denk geldi. 1980’e kadar sonraki 30 yıl boyunca da ülke siyaseti soğuk savaşın izlerini çok derinden hissetti.
Bu kitap Osmanlı’daki modernleşme ataklarından başlayarak ve esas olarak 1950’ler sonrası sağın ve solun oluşum süreçlerini incelikle ele alıyor. Aktörlerin ideolojik politik gelişim evrelerini, ayrışmaları, yeniden biçimlenişleri analiz ediyor. Bu ilk oluşumların zirve noktası 1975-80 dönemidir. Bu dönem bugüne kadarki gelişmeleri çok derinden etkilemesine rağmen daima gölgede bırakılan bir dönem oldu.
1975-1980 arası, toplumun her kesimini, coğrafyanın her köşesini kapsayan yaygın çatışma ortamı ile Türkiye için özel bir dönemdir. Bu çatışmalar son derece etkili sonuçlar da yaratmış, sağ cenahın muharip aktörünü dünyanın en güçlü, en kitlesel faşist hareketlerinden biri haline getirirken, sol cenahta da son derece kitlesel bir radikal silahlı sol hareket ortaya çıkarmıştır. Bu çatışma ortamının sonu ise, Türkiye’nin siyasi hayatını kökten değiştiren, etkisi bugün bile derin şekilde hissedilen bir askeri darbe ile geldi.
Askeri darbenin etkileri öyle etkili oldu ki bütün dikkatler oraya odaklandı, onu ortaya çıkaran ortamın kendisi ikinci plana düştü. Bugün bile bu olayların ne olduğu, neyin ürünü olarak ortaya çıktığı, nasıl bir gelişim seyri izlediği vb. konusunda bir iki istisna dışında bir anlatım bulunmuyor. Olayların değerlendirmesi konusunda da fikirler birbirinden radikal şekilde ayrışıyor. Kimileri bu olayları anarşi ve terör olarak görmeye meyilli iken, kimilerine göre bunlar sağ-sol çatışmasıydı. Kimilerine göre ise o dönemde Türkiye’de bir iç savaş yaşandı.
Bu kitap bu yıllarda Türkiye‘de bir iç savaş yaşandığı tezini gerekçelendirmeye, aktörleri, nedenleri ve dinamikleri ile sürecin genel bir resmini çizmeye çalışıyor. Fakat bu iç savaşın, alışılmış örneklerin dışında “sivil” bir karakter taşıdığını ileri sürüyor ve bütün bunların gerisinde de iç politikanın soğuk savaşlaştırılmasının yattığını göstermeye çalışıyor.