İnsanlığın bilinen son 16-18 bin yıllık tarihinde nüfusu birkaç yüz binden 8 milyara, toplumsal dönüşümü ise avcı-toplayıcılıktan, tarım, sanayi ve iletişim teknolojileri durumuna evirildi. Artan nüfus artışı doğal olarak gıda güvencesi sorununu oluşturmuştur. Gıda güvencesini sağlamak için bilgi birikiminin yeterince gelişmediği dönemlerde insanoğlu doğadan öğrendiklerini doğaya uygulayarak gıda üretimini sağlayarak tarım devrimi yarattı. Zaman içinde gıda üretimini artırmak ve yaşam standartlarını yükseltmek için keşifler yolu ile başka bölge ve kıtalarda yeni gıda arayışlarına girdi. Gıda arayışı yolunda zorunlu koşullar
Tükendi
Gelince Haber Verİnsanlığın bilinen son 16-18 bin yıllık tarihinde nüfusu birkaç yüz binden 8 milyara, toplumsal dönüşümü ise avcı-toplayıcılıktan, tarım, sanayi ve iletişim teknolojileri durumuna evirildi. Artan nüfus artışı doğal olarak gıda güvencesi sorununu oluşturmuştur. Gıda güvencesini sağlamak için bilgi birikiminin yeterince gelişmediği dönemlerde insanoğlu doğadan öğrendiklerini doğaya uygulayarak gıda üretimini sağlayarak tarım devrimi yarattı. Zaman içinde gıda üretimini artırmak ve yaşam standartlarını yükseltmek için keşifler yolu ile başka bölge ve kıtalarda yeni gıda arayışlarına girdi. Gıda arayışı yolunda zorunlu koşullar sanayi devriminin gelişmesini sağladı. 1930 yılında dünya nüfusu 2 milyardı yaklaşık 90-100 yılda 6 milyar artarak 8 milyara ulaşmıştır. Son 42 yılda dünya nüfusu ikiye katlanmaktadır. Günümüzde artan gıda güvencesinin tarım toprakları üzerinde yaratığı daha fazla gıda üretme baskısı beraberinde iletişim teknolojilerini geliştirmiştir (yerde ve uzayda hassas teknikler ile gıda üretimi yönetilmeye çalışılmaktadır).
Artan gıda talebi Dünya genlinde Birleşmiş Miletler Gıda Örgütü FAO’nun da etkisi ile gıda güvencesini ve üretiminin arttırılması için 1960’lı yıllarda yeşil devrim, 1980’li yıllarda Biyoteknoloji, 1990 yıllarda nano-teknoloji ve günümüzde robot ve yapay zeka teknolojileri geliştirildi. 1950 yıllardan sonra her yıl artan oranda kimyasal gübre ve pestisit kullanımı bitki verimini birkaç kat arttırdı ancak bu birkaç kat bitki artış miktarına karşılık son 50 yılda gübre kullanımı %500 oranında artış gerçekleştirdi. Bu sürede azotlu gübre kullanımı %800 oranında artmıştır. Artan kimyasal girdiler beraberinde toprak ve çevre üzerinde çeşitli kirliliklere sebebiyet vermiştir. Artan kirlilik ve iklim değişimi ile toprak ve canlı biyoçeşitliliği önemli ölçüde kayboldu ve toprakların verimliliği düştüğü içinde gıda güvencesi giderek zorlaşmaya başladı.
Nüfus artışı, sanayileşme beraberinde yer yüzeyi üzerinde ciddi yerleşim yeri problemi yaratmış oldu. Türkiye’de son 30 yılda yaklaşık 4 milyon hektar tarım alanı yerleşim yeri ve amaç dışına çıkarıldı. Sanayi devriminin enerji kaynağı olan kömür, petrol ve doğal gazın enerji kaynağı olarak kullanılması ile atmosferdeki karbondioksit konsantrasyonu 270 ppm den günümüzde 418 ppm’e kadar çıkarak Dünyanın küresel ölçekte ısınmasına, iklimlerin değişmesine neden oldu. İklim değişimlerinin en ağır baskısı yeniden tarım, toprak sağlığı ve üretkenliği üzerinde olumsuz etkiyi yarattı.
Bölüm 1 Nüfus ve Tarım İlişkisi
Bölüm 2 Tarımsal Üretim Alanları ve Toprak Varlığı
Bölüm 3 Türkiye’nin Su Kaynakları Varlığı
Bölüm 4 Türkiye’nin Bitkisel Üretim Durumu
Bölüm 5 Türkiye Orman Varlığı ve Orman Alanlarının Gıda Güvencesindeki Yeri
Bölüm 6 Türkiye Tarım Teknolojileri Varlığı
Bölüm 7 Tarımsal İlaç ve Gübre Kullanımı
Bölüm 8 Türkiye Hayvan Varlığı
Bölüm 9 Dünya Gıda Üretimi ve İnsanlığın İhtiyacının Karşılanması Durumu
Bölüm 10 Kişi Başına Günlük Kilokalori ve Protein Sağlama Durumu
Bölüm 11 Gıda Güvencesi
Bölüm 12 Gıda Güvencesi ve Güvencesizliği
Bölüm 13 Gıda Güvencesi Ekseninde Tarımın Geleceği Nasıl Olacak? Zorunluluğu ve Önemi Azalmayan Tarım
Bölüm 14 Gıda Güvencesini Tehdit Eden Temel Faktörler
Bölüm 15 Sonuç ve Öneriler