Yafes, Hz. Nuh ile Emzare Hatun’un Sam ve Ham’dan sonra doğan üçüncü oğullarıydı. Yafes, gördüğü rüyayı babası Hz. Nuh’a anlatır:
“Babacığım, rüyamda gök tüylü, gök yeleli, büyük bir erkek kurt çıkıp bana yol gösteriyordu. Bu kurt beni ulu ağaçların ve ırmakların aktığı bir yere getirip kayboldu. Karım Rayneh’in koynunda bir ay doğdu ve benim koynuma girdi. Sonra da göğsümde devasa bir Çınar ağacı bitti. Öylesine büyük bir ağaçtı ki dalları gökleri, kökleri tüm dünyaya sardı. Gölgesi bütün yeryüzün
Tükendi
Gelince Haber VerYafes, Hz. Nuh ile Emzare Hatun’un Sam ve Ham’dan sonra doğan üçüncü oğullarıydı. Yafes, gördüğü rüyayı babası Hz. Nuh’a anlatır:
“Babacığım, rüyamda gök tüylü, gök yeleli, büyük bir erkek kurt çıkıp bana yol gösteriyordu. Bu kurt beni ulu ağaçların ve ırmakların aktığı bir yere getirip kayboldu. Karım Rayneh’in koynunda bir ay doğdu ve benim koynuma girdi. Sonra da göğsümde devasa bir Çınar ağacı bitti. Öylesine büyük bir ağaçtı ki dalları gökleri, kökleri tüm dünyaya sardı. Gölgesi bütün yeryüzünü tuttu. Bütün insanlar, o Çınar ağacının gölgesinde toplandılar. Ulu dağlara ve dağların eteğinden çıkan coşkun sulara hep o ağaç gölge etti. “
Hz. Nuh, “Bir oğlun doğacak ve ben adını ‘Türk’ koyacağım. Cenabı Allah, onun neslinden cihan devletleri kuracak hükümdarlar ve komutanlar çıkaracak,” diyerek oğlu Yafes’i kutladı.
Kaşgarlı Mahmud, “Divan-u-Lügat-it Türk” adlı eserinde bu kutsamayı şöyle anlatır:
“Tanrı’nın devlet güneşini Türk burçlarında doğdurmuş olduğunu ve onların yurtları üzerinde göklerin bütün feleklerini döndürmüş olduğunu gördüm. Tanrı onlara ‘Türk’ adını verdi ve onları yeryüzüne ilbay kıldı.”