“Hayatın cilvelerine insan bir tebessümle yaklaşmalıydı. Gelir ve geçerdi. Hiçbir acı sürekli olamazdı. Hiçbir mutluluğun da olmadığı gibi… Başka türlüsü hem kendine zarar hem de hayatın özüne, enerjisine tersti. Herkes dünyaya kendi cennetini bulmak, yaratmak ve yaşamak için gelirdi. Hayatın, varsa bir amacı, bu cenneti olabildiğince tanımaktı.
İnsan kendi duygu ve düşüncelerini tanımaz, kendini dinleyip içinde olan biteni anlamaya çalışmazsa yaşadığı kendi hayatı mıydı yoksa başkasınınkinde kiracılık mı ediyordu?”
Hiç beklemediği olaylarla karşılaşan
Tükendi
Gelince Haber Ver“Hayatın cilvelerine insan bir tebessümle yaklaşmalıydı. Gelir ve geçerdi. Hiçbir acı sürekli olamazdı. Hiçbir mutluluğun da olmadığı gibi… Başka türlüsü hem kendine zarar hem de hayatın özüne, enerjisine tersti. Herkes dünyaya kendi cennetini bulmak, yaratmak ve yaşamak için gelirdi. Hayatın, varsa bir amacı, bu cenneti olabildiğince tanımaktı.
İnsan kendi duygu ve düşüncelerini tanımaz, kendini dinleyip içinde olan biteni anlamaya çalışmazsa yaşadığı kendi hayatı mıydı yoksa başkasınınkinde kiracılık mı ediyordu?”
Hiç beklemediği olaylarla karşılaşan Türkiye’nin üç farklı bölgesinde üç küçük köy. Aniden gelişen bu yeni durumlara ayak uydurmaya çalışan Kara Bahriye, Naduşka, Azgın Yunus, Kemal, İmam Hamdi, Okumuş Hilmi ve diğerleri…
Mehmet Murat Somer birbirlerinden kilometrelerce uzakta ve birbirleriyle hiç ilgileri yokmuş gibi görünen bu insanların kâh birbirine teğet geçen kâh karşı karşıya gelen yaşamlarından kesitler sunuyor.