Her insanın hayatı bir romandır. Her insanın hayatında inişler, çıkışlar ve düzlükler vardır; huzurlu, huzursuz günler vardır; neşe ve gözyaşı vardır. Ama yine de herkes için kendi hayatı bir değerdir*. Ancak, herkesin hayatı başkaları için cazip ve öğrenilmeye değerse o hayat yazılmaya hak kazanır. Benim hayatım Cumhuriyet’in ilk yıllarında başladı; o yıllar yoksulluk ve çaresizliklerle doluydu. Okumuş ve aydın denecek kişiler parmakla
gösterilecek kadar azdı, daha doğrusu yoktu. Türkiye, Osmanlının ihmal ettiği, yokların ve çaresizliklerin alabildiğince çok olduğu bir ülkeydi. Türkiye’nin bu olumsuzluklardan kurtulup düzlüğe çıkabilmesi için çok güçlü bir lidere muhtaçtı. Tanrıya şükür ki, tam bu günlerde ülkenin başında büyük lid
Tükendi
Gelince Haber VerHer insanın hayatı bir romandır. Her insanın hayatında inişler, çıkışlar ve düzlükler vardır; huzurlu, huzursuz günler vardır; neşe ve gözyaşı vardır. Ama yine de herkes için kendi hayatı bir değerdir*. Ancak, herkesin hayatı başkaları için cazip ve öğrenilmeye değerse o hayat yazılmaya hak kazanır. Benim hayatım Cumhuriyet’in ilk yıllarında başladı; o yıllar yoksulluk ve çaresizliklerle doluydu. Okumuş ve aydın denecek kişiler parmakla
gösterilecek kadar azdı, daha doğrusu yoktu. Türkiye, Osmanlının ihmal ettiği, yokların ve çaresizliklerin alabildiğince çok olduğu bir ülkeydi. Türkiye’nin bu olumsuzluklardan kurtulup düzlüğe çıkabilmesi için çok güçlü bir lidere muhtaçtı. Tanrıya şükür ki, tam bu günlerde ülkenin başında büyük lider Atatürk vardı*. Ben, Atatürk’ün ölüm yılını gördüm, İkinci Dünya Savaşı yıllarında memuriyete başladım. Türkiye’nin tek partiden çok partili döneme geçişindeki sancılara tanık oldum.