Türkiye, 90 milyona yaklaşan nüfusuyla her bakımdan dinamik, gelişen ve değişen bir topluma sahiptir. 53 bin muhtar, 19 milyon öğrenciyi eğiten bir milyon öğretmen, 85 bin kadar camide görev yapan 100 bin cami imamı ve müezzinden oluşan üçlü, bu dinamik toplumun köşe taşlarıdır.
Bu kitapçık, fazla bir iddiası olmayan mütevazı, küçük çaplı bir çalışmadır. Bildiklerimizin ve gözlemlerimizin başkalarına da aktarılmasında yarar görmüş olmamız başlıca hareket noktamız olmuştur. Hayatı anlamanın temeli, bilgidir. İnsan ne kadar biliyorsa kendisi o kadar demektir. İnancımız da imanımız da bilgimiz kadar
Tükendi
Gelince Haber VerTürkiye, 90 milyona yaklaşan nüfusuyla her bakımdan dinamik, gelişen ve değişen bir topluma sahiptir. 53 bin muhtar, 19 milyon öğrenciyi eğiten bir milyon öğretmen, 85 bin kadar camide görev yapan 100 bin cami imamı ve müezzinden oluşan üçlü, bu dinamik toplumun köşe taşlarıdır.
Bu kitapçık, fazla bir iddiası olmayan mütevazı, küçük çaplı bir çalışmadır. Bildiklerimizin ve gözlemlerimizin başkalarına da aktarılmasında yarar görmüş olmamız başlıca hareket noktamız olmuştur. Hayatı anlamanın temeli, bilgidir. İnsan ne kadar biliyorsa kendisi o kadar demektir. İnancımız da imanımız da bilgimiz kadardır. Delinin dini yoktur, diye bunun için söylenir; bilmediği ve anlamadığı için sorumluluğu yoktur. O hâlde bilenlerin bir sorumluluğu olması gerekir. Zira harekete geçiren ve karar aldıran, bilgidir. Sorumluluğunu bilerek hareket edenler, toplumun seviyesini yükseltir. İnsanları bilir hâle getirdikten sonra ancak onlardan bir sorumluluk üstlenmesi beklenir. Bu genel çerçeve içerisinde bu kitapçık, iki ana kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda, yaşamış olduğumuz veya tanıklık ettiğimiz olay ve olgular, Gözlemler ve Gerçekler başlığı altında kısa kısa ele alınmakta ve yorumlanmaktadır. Esasında yorumlar okuyucuya bırakılmaktadır.
İkinci ana kısımda ise ilk kısımdaki olgulara dayanarak karar verme ve bir davranış içerisine girme zorunluluğu hissettiğimiz ülkemizin üç büyük toplumsal nirengi noktası olarak gördüğümüz muhtarlar, öğretmenler ve imamlar konularını ana hatları ile pragmatik olarak ele almayı, akademik hayatımız boyunca gerçekleştirdiğimiz alan çalışmalarımızın bize yüklediği bir sorumluluk olarak görüyoruz. Ülkemizi karış karış gezen, halkla doğrudan yüzleşen herkesin temel ülkesel sorun kabul ettiği en önemli üç kategorik sorun ekonomik gelişme, adil paylaşım ve sosyal refah olgusudur. Diğer sorunların çözümü büyük çapta bu üç soruna bağlıdır ve bu sorunların gerçek yansıması ya da tabandaki uygulaması kendisini muhtar-öğretmen-imam üçlemesinde bulmaktadır. Bu üçlüden beklentilerimiz bilgilendirme, aracılık etme, yönlendirme, çözüm üretme, liderlik etme işlevlerinden kaynaklanmaktadır.