Bu kitap, “uygarlık” ve “medeniyet” kavramlarını ayrıştıran önceki çalışmalarımdaki tezlerin Türk tarihine ve kültürüne dair araştırmalarımla yeniden ele alınmasının bir ürünüdür. Önceki metinlerimde medeniyet olgusunun vahiy kökenli olduğu fikrinden hareket edilmekte, Hz. Âdem’den başlayarak bütün peygamberlerin “fazıl toplum” inşa etmeyi amaçladığı vurgulanmakta idi. Türk töresinin de vahiy kaynaklı olduğu tezine bağlanan yeni dönem çalışmalarım, Türklerin inşa ettiği Bozkır uygarlığının “Hanif ahlâkı” koruduğu ölçüde &ld
Tükendi
Gelince Haber VerBu kitap, “uygarlık” ve “medeniyet” kavramlarını ayrıştıran önceki çalışmalarımdaki tezlerin Türk tarihine ve kültürüne dair araştırmalarımla yeniden ele alınmasının bir ürünüdür. Önceki metinlerimde medeniyet olgusunun vahiy kökenli olduğu fikrinden hareket edilmekte, Hz. Âdem’den başlayarak bütün peygamberlerin “fazıl toplum” inşa etmeyi amaçladığı vurgulanmakta idi. Türk töresinin de vahiy kaynaklı olduğu tezine bağlanan yeni dönem çalışmalarım, Türklerin inşa ettiği Bozkır uygarlığının “Hanif ahlâkı” koruduğu ölçüde “medeniyet durumu”na yükseldiği düşüncesini savunmaktadır. Türkler coğrafyalar ve zamanlar üstü bir millet olarak Hz. Nuh’tan sonraki tüm asırlarda ve her yerde yaşamıştır. Hz. Nuh’tan sonra gelen asgari 15.000 yıllık tarihlerinde Türkler “yerleşik toplum” olmaya direndikleri dönemlerde kimliklerini ve seciyelerini koruyabilmiştir. Göçer-evli toplum modeli Türkleri tarihte tutmuş, ekonomik/siyasî/sosyal anlamda güçlü kılmıştır. Yerleşik hayata geçerek “töre”yi terk eden ve yerleşikliği (tekasürcülüğü) seçen toplumlar ise medeniyetten düşerek uygarlığa geçmiştir. Türkiye’de pek çok müellif uygarlığı “öz-biçim” ilişkisi bağlamında ele almaktadır. Elinizdeki kitap bu yaklaşıma eleştiri getirmektedir.