“Oyunu hazırlarken arşivimde biriken ‘görülmüştür’ damgalı mahpus mektuplarından yararlandım.
Sansür ve oto sansürden geçip bana ulaşan mektuplardan edinemediğim bilgileri de eski mahpuslarla,
ve hapishane kapılarında büyüyen çocuklarla yaptığım sohbetlerden öğrendim. Böylelikle tablodaki eksiklikleri tamamlamış oldum. Ancak burada anlatılan, aktarılan yaşanmışlıklar, tutsaklara reva
görülen aklın sınırlarını zorlayan yeni yeni “kötülük yöntemleri”, “dışarıdan” bakan sizin için abartı izlenimi verecektir.
Ama ne yazık ki aktardıklarım abartı / fante
Tükendi
Gelince Haber Ver“Oyunu hazırlarken arşivimde biriken ‘görülmüştür’ damgalı mahpus mektuplarından yararlandım.
Sansür ve oto sansürden geçip bana ulaşan mektuplardan edinemediğim bilgileri de eski mahpuslarla,
ve hapishane kapılarında büyüyen çocuklarla yaptığım sohbetlerden öğrendim. Böylelikle tablodaki eksiklikleri tamamlamış oldum. Ancak burada anlatılan, aktarılan yaşanmışlıklar, tutsaklara reva
görülen aklın sınırlarını zorlayan yeni yeni “kötülük yöntemleri”, “dışarıdan” bakan sizin için abartı izlenimi verecektir.
Ama ne yazık ki aktardıklarım abartı / fantezi değil, hepsi gerçektir.
Bu çalışmamda tarihe not düşme isteğinin yanı sıra başka ne amacım olabilirdi? Bu soruyu kendime sordum. Belki de bir amacım, oyuna konu olan tutsakların içeride geçirdikleri yıllarına mektuplarla tanıklık etmem sonucu yaşadığım öfkeyi, karabasanları, kimi zaman da çaresizlik duygusunu paylaşmaktı. Yükümü hafifletme isteğiydi. Halen içeride olanlar ile hapishanede yeterli tedavi imkânı sağlanmadığı için hayatını kaybeden, intihara sürüklenen mektup arkadaşlarımın yaşadıklarının hiç olmazsa bir bölümünü anlatmaktı.
Şimdi sıra sizde. Oyunda konuşan, bağıran çağıran, ağlayan, gülen, slogan atan, türkü söyleyen, şiir okuyan tutsakların sesine kulak verin. Aramızdalar ve sizi demir parmaklıkların, dikenli tellerin, beton duvarların ve sansürün örtmeye çalıştığı gerçekle yüzleşmeye çağırıyorlar.”