XVI. asır şairlerinden Vâhidî tarafından kaleme alınan Risâle-i Gül ü Bülbül, remizlerle bezenmiş kısa ve sihirli bir hikâyedir. Dönemin Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selîm’e sunulan bu Farsça risale, Ferîdüddîn Attâr’ın Mantıku’t-tayr’ından izler taşımakla beraber konu itibariyle oldukça farklıdır. Bu risalenin kahramanı olan bülbül, aşk semasında kanat çırpan bir âşıktır. Bilinen tek yazmasının tıpkıbasımı, günümüz Türkçesiyle tercümesi ve Ahmed Remzî Akyürek tarafından Gülzâr-ı Aşk adıyla yapılan çevirisini içeren bu eserde, insan-ı kâmil mertebesine ulaşabilmesinin yegâne yolunun ruhun miraca yükselmesiyle mümkün olacağı anlatılmaktadır. Gül, bülbül, diğer kuşlar ve Hz. Süleyman arasındaki muhaverelerden oluşan bu risalede, madde-ma
Tükendi
Gelince Haber VerXVI. asır şairlerinden Vâhidî tarafından kaleme alınan Risâle-i Gül ü Bülbül, remizlerle bezenmiş kısa ve sihirli bir hikâyedir. Dönemin Osmanlı hükümdarı Yavuz Sultan Selîm’e sunulan bu Farsça risale, Ferîdüddîn Attâr’ın Mantıku’t-tayr’ından izler taşımakla beraber konu itibariyle oldukça farklıdır. Bu risalenin kahramanı olan bülbül, aşk semasında kanat çırpan bir âşıktır. Bilinen tek yazmasının tıpkıbasımı, günümüz Türkçesiyle tercümesi ve Ahmed Remzî Akyürek tarafından Gülzâr-ı Aşk adıyla yapılan çevirisini içeren bu eserde, insan-ı kâmil mertebesine ulaşabilmesinin yegâne yolunun ruhun miraca yükselmesiyle mümkün olacağı anlatılmaktadır. Gül, bülbül, diğer kuşlar ve Hz. Süleyman arasındaki muhaverelerden oluşan bu risalede, madde-mana gelgitinde hayrette kalan insanın durumu, âciz bir bülbülün güle duyduğu aşk hikâyesi üzerinden sunulur.