Genç Cumhuriyet’in İmparatorluk’a yüz çevirdiği birkaç meseleden bahsetmek mümkün olsa da birtakım uygulamalar neredeyse harfiyen sürdürülmüştür. Azınlık karşıtı politikalar, listenin en başına yazılabilir. 1942 yılında TBMM’de kabul edilen Varlık Vergisi Kanunu, gayrimüslim vatandaşlar üzerinde süren bu eli sopalı politikaların en belirgin örneklerinden, belki de en keskini. Devletin kendi yurttaşlarından kanun yoluyla aşırı vergiler tahsil etmeye giriştiği, on beş gün içinde ödeyemeyenin malını zorla üç kuruşa satıp, yetmezse çalışma kamplarına gönderdiği, “Türk piyasasını Türk t&uu
Tükendi
Gelince Haber VerGenç Cumhuriyet’in İmparatorluk’a yüz çevirdiği birkaç meseleden bahsetmek mümkün olsa da birtakım uygulamalar neredeyse harfiyen sürdürülmüştür. Azınlık karşıtı politikalar, listenin en başına yazılabilir. 1942 yılında TBMM’de kabul edilen Varlık Vergisi Kanunu, gayrimüslim vatandaşlar üzerinde süren bu eli sopalı politikaların en belirgin örneklerinden, belki de en keskini. Devletin kendi yurttaşlarından kanun yoluyla aşırı vergiler tahsil etmeye giriştiği, on beş gün içinde ödeyemeyenin malını zorla üç kuruşa satıp, yetmezse çalışma kamplarına gönderdiği, “Türk piyasasını Türk tüccarların eline vermek” bahanesiyle yarattığı tam bir felaket. Ayhan Aktar’ın özelde Varlık Vergisi, genelde ise Türkleştirme politikaları hakkında klasikleşmiş Varlık Vergisi ve Türkleştirme Politikaları kitabı, yakın tarihimizde gayrimüslimlere karşı uygulanan sosyolojik ve ekonomik politikalara geniş bir perspektiften değiniyor. O günlerde devlet aygıtının karar alma mekanizmasında yer alan bürokratları ve Varlık Vergisi uygulanırken İstanbul Defterdarı olan Faik Ökte’nin anılarını merkeze aldığı “Varlık Vergisi Nasıl Uygulandı?” başlıklı makale, bu konunun köşetaşlarından biri sayılabilir. Bu kitap, henüz dün kadar yakın bir geçmişte yaşananlar ve hali hazırda sürdürülen politikalar ile önümüzdeki günlerin muhtemel sorunlarına bakmak için hâlâ güncel ve tartışmayı başlatmak için gayet iyi bir başlangıç.