Tarık Buğra’nın 33 yaşında çiçeği burnunda bir gazeteci ve köşe yazarı olarak Milliyetgazetesinde yazdığı yazıların bir kısmını Düşman Kazanmak Sanatı adlı kitapta bulmak mümkün. Tarık Buğra okurunun, elinizdeki kitapta, ilk yazılarından itibaren ortaya koyduğu ve bütün yazı hayatı boyunca değişmeyen sanat, edebiyat ve gazetecilik anlayışının örneklerini bulacağı yazılar, Buğra’nın sanat ve edebiyattaki ilkelerini ve Türkçe hassasiyetini göstermesi bakımından çok kıymetli. Özellikle 1952-53 yılları içerisinde çok fazla tekrara düşmeden hemen hemen her gün yazma
Tükendi
Gelince Haber VerTarık Buğra’nın 33 yaşında çiçeği burnunda bir gazeteci ve köşe yazarı olarak Milliyetgazetesinde yazdığı yazıların bir kısmını Düşman Kazanmak Sanatı adlı kitapta bulmak mümkün. Tarık Buğra okurunun, elinizdeki kitapta, ilk yazılarından itibaren ortaya koyduğu ve bütün yazı hayatı boyunca değişmeyen sanat, edebiyat ve gazetecilik anlayışının örneklerini bulacağı yazılar, Buğra’nın sanat ve edebiyattaki ilkelerini ve Türkçe hassasiyetini göstermesi bakımından çok kıymetli. Özellikle 1952-53 yılları içerisinde çok fazla tekrara düşmeden hemen hemen her gün yazması; tiyatrodan, sinemaya, kitaplardan, yeni çıkan edebiyat dergilerine kadar farklı konuları ele alması, bugünden bakıldığında ufuk açıcı olduğu kadar kafa bağımsızlığına ve özgür düşünceye verdiği önemin de göstergesi. Vitrinlerin Zaferi’nde “daha ilk yazılarından itibaren, kaybım ya da kazancım ne olur diye düşünmeden, sırf yaptığı işin gereklerini ve kurallarını dikkate alarak” yazan Tarık Buğra’nın “düşman kazanmayı” nasıl sanata çevirdiğinin ipuçlarını da bulacaksınız.
“Kimsenin eskileri düşündüğü yok. Sen işte o geleneğin devamısın: Mademki sanatla birleştirmişsin kaderini, sen de şimdiye kadar olduğu gibi, en çok sevilen, sayılan, fakat en az rahat eden olacaksın. Yeter ki yaratılış özelliğini hırslarına satmamış, işinin değerini kavramışolasın. Silahın vurmak, devirmek için değildir. Böyle zannedersen yaya kalırsın. Sen işini sevgiyle, anlayışla, yol göstermekle başaracaksın. Büyük vazifeler büyük karakterler ister;yoksa ezicidirler.”
Tarık Buğra