Dijitalleşme sonrası sinema, yeniden büyük bir değişimin arifesindedir. Bu değişimin öncüsü ise gündelik hayatın birçok alanında henüz yeni yeni deneyimlediğimiz “yapay zekâ”dır. Yapay zekâ film endüstrisinde senaryo, yönetmenlik, kameramanlık, oyunculuk, kurgu, görsel efekt, müzik ve seslendirme gibi sinemanın uygulama alanlarında “tekil” olarak son yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. Böylelikle insan zekâsından bağımsız olarak ilk defa makine zekâsı estetiğiyle sinemasal örnekler ortaya konulmuştur.
Sanatsal yaratıcılığın insan gibi davranış ve beceriler gösteren, öğrenebilen, taklit eden, bilişsel i
Tükendi
Gelince Haber VerDijitalleşme sonrası sinema, yeniden büyük bir değişimin arifesindedir. Bu değişimin öncüsü ise gündelik hayatın birçok alanında henüz yeni yeni deneyimlediğimiz “yapay zekâ”dır. Yapay zekâ film endüstrisinde senaryo, yönetmenlik, kameramanlık, oyunculuk, kurgu, görsel efekt, müzik ve seslendirme gibi sinemanın uygulama alanlarında “tekil” olarak son yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. Böylelikle insan zekâsından bağımsız olarak ilk defa makine zekâsı estetiğiyle sinemasal örnekler ortaya konulmuştur.
Sanatsal yaratıcılığın insan gibi davranış ve beceriler gösteren, öğrenebilen, taklit eden, bilişsel işlevler sunabilen makine zekâsına bırakıldığı sinemanın bu yeni evresinde yapay zekâ, bir filmin gerek biçim gerek içerik gerekse de estetik yapısında yeni bir form inşa edebilme potansiyeline sahiptir. Dolayısıyla Yapay Zekâ Çağı’nda sinema sanatını tüm unsurları içinde yeniden ele almak ve yorumlamak önemli hale gelmektedir. Böyle bir yorumlama aynı zamanda insanı, toplumu ve geleceği anlama adına bize öngörüler sunabilecek kodları da içermektedir.
Bu kitap, yapay zekâ eksenli teknolojilerin sinema sanatını nasıl şekillendireceğini tartışmaya açmak ve ayrıca insan ve makine ilişkisi çerçevesinde film sanatının güncel "durum"larını açığa çıkarmayı amaçlamaktadır.