Uzun bir konu olan dilin dokusu ve dokunuşu, en kısa tanımıyla işitme engellilerin, bir “sessizlikte” okuyup yazdığı dil gibidir. İşitme engelliler dili, kuru bir doku olarak kavrarlar ve belli bir seviyede iletişim kurmaya yetecek oranda bilmelerine rağmen, yazı ile iletişim kurmaktan kaçındıkları şaşırtıcı bir şahitlikle göru¨lmektedir. Nerede işitme engelli birini görseniz göru¨ntu¨lu¨ göru¨şmeyi tercih ettiğini, işaret dilini kullanmayı su¨rdu¨rdu¨ğu¨nu¨ göru¨rsu¨nu¨z. Dili sesleriyle tanırız ve herhangi bir yazıyı ya içeriden ya da dışarıdan seslendirerek okuruz hatta du¨şu¨nmemiz de seslidir. İşitme engelliler ise dili, sadece sistemik dokusuyla bilir v
Tükendi
Gelince Haber VerUzun bir konu olan dilin dokusu ve dokunuşu, en kısa tanımıyla işitme engellilerin, bir “sessizlikte” okuyup yazdığı dil gibidir. İşitme engelliler dili, kuru bir doku olarak kavrarlar ve belli bir seviyede iletişim kurmaya yetecek oranda bilmelerine rağmen, yazı ile iletişim kurmaktan kaçındıkları şaşırtıcı bir şahitlikle görülmektedir. Nerede işitme engelli birini görseniz görüntülü görüşmeyi tercih ettiğini, işaret dilini kullanmayı sürdürdüğünü görürsünüz. Dili sesleriyle tanırız ve herhangi bir yazıyı ya içeriden ya da dışarıdan seslendirerek okuruz hatta düşünmemiz de seslidir. İşitme engelliler ise dili, sadece sistemik dokusuyla bilir ve seslendirilemeyen bu kelimeler onlar için birer denklem gibidir. İşte, her bir kelimesi birer denklem gibi olan dil, dilin bütünü değil dilin dokusudur. Bu dokunun Türkçe ile nasıl dokunduğunun bir örneğini çıkarmaya çalışan bu kitap, Yapay Zeka ile ilgili çalışmalara bir ufuk olabilmesi için yazıldı ve dil, sadece dil sisteminin dokusu ve dokunuşuyla incelendi.