"Cengiz Aksakal, öğretmenlerin meslek örgütleri TÖS, TÖB-DER
kuruluş döneminde, ülkenin politikleşme sürecinde yerini alan,
temas ettiği toplumun her kesiminden insanların, içten, sahici bir
saygı ve sevgi ile merhaba dediği, özel bir devrimci öğretmendi.
Kızdığı nadir anlarda dahi, gözbebeği gülerdi... Ona, ‘Şerif’,
‘Çakırcalı’, ‘İnce Memed’ gibi lakaplarla hitap ederdik... 12 Eylül
öncesinde, Veliköy ve çevresinde ‘Devrimci Öğretmen’ olarak,
çocuğu yaşındaki gençlere katılan biriydi Cengiz Hoca...”
Feh
Tükendi
Gelince Haber Ver"Cengiz Aksakal, öğretmenlerin meslek örgütleri TÖS, TÖB-DER
kuruluş döneminde, ülkenin politikleşme sürecinde yerini alan,
temas ettiği toplumun her kesiminden insanların, içten, sahici bir
saygı ve sevgi ile merhaba dediği, özel bir devrimci öğretmendi.
Kızdığı nadir anlarda dahi, gözbebeği gülerdi... Ona, ‘Şerif’,
‘Çakırcalı’, ‘İnce Memed’ gibi lakaplarla hitap ederdik... 12 Eylül
öncesinde, Veliköy ve çevresinde ‘Devrimci Öğretmen’ olarak,
çocuğu yaşındaki gençlere katılan biriydi Cengiz Hoca...”
Fehamettin Aksakal
“Yaram Derine Düştü”, devrimci öğretmen Cengiz Aksakal’ın
hikâyesinin etrafında halka halka yayılarak “bir zamanlar
Şavşat”ı anlatıyor. Artvin-Şavşat, 12 Eylül 1980 darbesi
öncesinde, Türkiye’de “devrimci durum”un belki en canlı
hissedildiği coğrafyaydı. Sezai Sarıoğlu, “rüya zamanlar” diye
hatırlanan bu deneyimi, yaşayanların dilinden göz önüne
seriyor.
Şavşat’ın 1970 öncesi “aydınlanma” tarihinde “sosyalist
kaymakam” Yaşar Cankoçak’ın, öğretmen-yazar Fakir
Baykurt’un, öğretmen Şerife Tülay’ın izlerini görüyoruz. Sonra,
devrimcilerin hayata, tabiata ve halka karışma hikâyesi… Sonra,
“model öldürmeler”le, ardından 12 Eylül’le, Şavşat’ın kıyılması
…
Sezai Sarıoğlu bir rüyanın yasını tutuyor.