Bugün hukuk ve yargı yanlış yerlerde aranmaktadır. Hukuk ve yargı yaşadığımız süreçlerin içinde değildir. Olsa olsa sonunda, hangi politik güç veya güçlerin kazanacağına bağlı olarak içinde bulunduğumuz mücadeleler sürecinin sonunda ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, bugün, hukuk ve yargının içinde değiliz. Dışındayız. Ve hepimiz bir hukuk ve yargı mücadelesi veriyoruz. İktidar savaşı belirli dengeler oluşturularak sona erdiğinde nasıl bir hukuk ve yargı olacağını göreceğiz. Tam da bu nedenle gerçek bir yargı için ön tartışmalar yapmaya başlamamız gerekiyor.
Sıradan sayıklamaların, klişelerin, boş inançların derin bir düşünce, güçlü kanaatler ve ülküler olarak mevki kazandığı bir gelenek bizi sadece kaba bir cehalete ve gülünç bir diy
Tükendi
Gelince Haber VerBugün hukuk ve yargı yanlış yerlerde aranmaktadır. Hukuk ve yargı yaşadığımız süreçlerin içinde değildir. Olsa olsa sonunda, hangi politik güç veya güçlerin kazanacağına bağlı olarak içinde bulunduğumuz mücadeleler sürecinin sonunda ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, bugün, hukuk ve yargının içinde değiliz. Dışındayız. Ve hepimiz bir hukuk ve yargı mücadelesi veriyoruz. İktidar savaşı belirli dengeler oluşturularak sona erdiğinde nasıl bir hukuk ve yargı olacağını göreceğiz. Tam da bu nedenle gerçek bir yargı için ön tartışmalar yapmaya başlamamız gerekiyor.
Sıradan sayıklamaların, klişelerin, boş inançların derin bir düşünce, güçlü kanaatler ve ülküler olarak mevki kazandığı bir gelenek bizi sadece kaba bir cehalete ve gülünç bir diyaloglar dünyasına mahkûm ediyor.
Artık yeni sorular sormalı ve yeni cevaplar bulmalıyız.
Bu çalışma, işte böyle bir acil ihtiyaç tespitiyle Türkiye’nin hukuk ve yargı sorunu nezdinde, bir yandan 17-25 Aralık 2013 sonrası içine girdiğimiz yargı krizine, diğer yandan da yargı tartışmalarımız bakımından yeni düşünsel kavram ve kurumlara dikkat çekerek bir düşünsel ve politik yol hattını sınamaya çalışacaktır.
Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhan Gazi Ertekin, adalet arayışının hiç bitmediği bu topraklarda ilhamını Şeyh Bedreddin’in ilke, umut ve mücadele birikiminden alarak, özgürleştirici, eşitlikçi, yerli ve küresel adalet arayışları temelinde bir kültürün yerleşmesi için yapılması gerekenleri anlatıyor.
İktidarın memuru olmayı reddederek yargının konumu, hukukun gerçek anlamını bulması, sınıfsal nüfuz güçlerinden bağımsız olması noktalarında yeni bir mücadele alanı inşa ediyor.