"Barış kültürünün ve kültürlerarası diyalog oluşturmanın temellerinde tolerans, saygı, insan hakları, eşitlik, şiddeti engelleme kuralları yatmaktadır. Bu noktada akla şu soru gelmektedir: Acaba aile ve toplum içinde barış kültürünü oluşturmakla yükümlü kadına, bu görevini kendi ülkesinde, uluslararası düzeyde, sağlıklı ve donanımlı bir şekilde sürdürebilmesi için politikada, ekonomide, eğitimde, sivil toplum örgütlerinde ve edebiyat alanında yeterli yer veriliyor mu; sesini kitlelere duyurmasına olanak tanınıyor mu? Yetenekleriyle ön plana çıkmasına, lider olmasına izin veriliyor mu? Kadın, yukarıda sözü edilen alanların her birinde çoğunlukla sadece bir emekçi olarak çıkıyor karşımıza. Diğer bir deyişle, kadına barış kültürünü oluşturm
Tükendi
Gelince Haber Ver"Barış kültürünün ve kültürlerarası diyalog oluşturmanın temellerinde tolerans, saygı, insan hakları, eşitlik, şiddeti engelleme kuralları yatmaktadır. Bu noktada akla şu soru gelmektedir: Acaba aile ve toplum içinde barış kültürünü oluşturmakla yükümlü kadına, bu görevini kendi ülkesinde, uluslararası düzeyde, sağlıklı ve donanımlı bir şekilde sürdürebilmesi için politikada, ekonomide, eğitimde, sivil toplum örgütlerinde ve edebiyat alanında yeterli yer veriliyor mu; sesini kitlelere duyurmasına olanak tanınıyor mu? Yetenekleriyle ön plana çıkmasına, lider olmasına izin veriliyor mu? Kadın, yukarıda sözü edilen alanların her birinde çoğunlukla sadece bir emekçi olarak çıkıyor karşımıza. Diğer bir deyişle, kadına barış kültürünü oluşturma rolü sadece ya da çoğunlukla aile içinde, komşuluk ilişkilerinde, iş arkadaşları arasındaki uyumu sağlamakta verilmektedir. Edebiyat alanında ise, akla şu sorular takılmaktadır: Acaba kadın ya da erkek yazarın eserinde başkişi olarak ortaya çıkan kadın emekçinin toplumdaki konumu gözler önüne nasıl serilmektedir? Kadın emekçinin durumu edebi metinlerde yeterince irdelenmekte midir?" -Aysu Erden-