Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Türkiye’de Kur`an-ı Kerim meâli denince akla gelen ilk isimlerden biridir. Hak Dini Kur`an Dili adlı meşhur tefsiri ve meâli, yıllardır araştırmacıların ve okurların ilk başvuru kaynağı olmuş, meâl çalışmaları arasında merkeze konulmuştur. Ancak, uzun yıllar boyunca dikkatlerden uzak kalan bir gerçek, Elmalılı’nın ikinci bir meâl çalışması daha yaptığıdır. 1920’lerin Türkiye’sinde dinî içerikler üzerindeki yoğun baskılar nedeniyle ikinci meâli gizli tutulan Elmalılı’nın bu eseri, yaklaşık yüz yıl sonra gün yüzüne çıkarıldı ve uzun bir çal
Tükendi
Gelince Haber VerElmalılı Muhammed Hamdi Yazır, Türkiye’de Kur`an-ı Kerim meâli denince akla gelen ilk isimlerden biridir. Hak Dini Kur`an Dili adlı meşhur tefsiri ve meâli, yıllardır araştırmacıların ve okurların ilk başvuru kaynağı olmuş, meâl çalışmaları arasında merkeze konulmuştur. Ancak, uzun yıllar boyunca dikkatlerden uzak kalan bir gerçek, Elmalılı’nın ikinci bir meâl çalışması daha yaptığıdır. 1920’lerin Türkiye’sinde dinî içerikler üzerindeki yoğun baskılar nedeniyle ikinci meâli gizli tutulan Elmalılı’nın bu eseri, yaklaşık yüz yıl sonra gün yüzüne çıkarıldı ve uzun bir çalışmanın ardından yayıma hazır hale getirildi.
Bu yeni meâl, Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluş yıllarında yaşanan "Türkçe Kur`an" ve "Türkçe İbadet" tartışmalarının gölgesinde gözlerden uzak hazırlanmıştır. Elmalılı, ikinci meâlinde daha sade, anlaşılır bir dil kullanmış ve Arapça dizilim yerine Türkçe cümle yapısına daha çok yer vermiştir. Eserdeki ifadeler, halkın kolayca anlayabileceği bir üslupla sunulmuş; hatta bazı ayetlerin meâlinin nazmen yazılmasıyla daha akıcı ve etkileyici bir anlatım yakalanmıştır. Elmalılı, bu meâlde ‘sözcük’ merkezli bir yaklaşımdan ziyade, anlam bütünlüğünü koruyacak bir çerçeve benimseyerek akıcı ve anlaşılır bir Türkçe kullanmıştır.
Bu meâl çalışması, Elmalılı’nın özenle geliştirdiği üslubu ile dikkat çeker. Eser, Kur`an-ı Kerim’in edebî ve anlam derinliğini koruyarak Türkçeye aktarma amacını taşır. Bazı ayetlerde yer alan deyim ve ifadeler, Türkçedeki karşılıklarıyla verilerek zengin bir ifade tarzı sunulmuştur. Ayrıca, “Esmâ-i Hüsna” olarak bilinen Allah’ın güzel isimlerine anlam verilmeden orijinal haliyle bırakılması, Elmalılı’nın derin saygı ve ihtimamını yansıtır.
Eserin yayına hazırlanması sürecinde, orijinal metni ve Latin harflerine transkripsiyonu tekrar tekrar gözden geçirilmiştir. Metinde, günümüz Türkçesine uygun bazı kelimeler dipnotta verilmiş ve okuma kolaylığı sağlanmıştır.
Elmalılı’nın metrukâtında ortaya çıkarılan bu ikinci meâl, tarihî bir belge niteliği taşır ve dönemin sosyal ve kültürel atmosferine dair önemli ipuçları sunar. Bu eser, eski ve yeni nesil Türk okurları için yalnızca dinî bir metin değil, aynı zamanda Türkiye’deki Kur`an tercümesi tarihine dair zengin bir miras sunar.
Kısacası Elmalılı’nın yeni meâli, Kur`an’ın derin anlamını çağdaş okurlara aktarmada sade, akıcı ve samimi bir dil yakalamaya çalışıyor. 1920’lerin sosyal atmosferinde yazılan bu meâl, bugün hâlâ güncel ve anlaşılır bir eser olarak okurlarına ulaşıyor.