"Geçerli eğilimler ve süreçler insanlığı ve uygarlığı hızla `geri dönüşü olmayan` bir eşiğe doğru sürüklüyor ve bu durum oligarşik kapitalist yağma ve talandan kaynaklanıyor. Dolayısıyla geçerli kapitalist üretim ve tüketim sürecinden çıkmadan insanlığın ve uygarlığın geleceğe, hastalıklara, aşağılanmaya, doğal çevre tahribatına vb. diğer tarafta kürsel oligarşinin aşırı tüketimi eşlik ediyor ve insani, toplumsal, ekolojik sorunlar ve kötülükler de işte bu eşitliksizten kaynaklanıyor. O halde her ülkede ve dünya ölçeğinde, özellikle de emperyalist merkezlerde şimdilerde Güney denilen çevre arasındaki eşitsizliğin ortadan kaldırılması, gezegen üzerindeki yaşamı güvence altına almanın vazgeçilmez koşulu haline gelmiş bulunuyor. Bu durumdan
Tükendi
Gelince Haber Ver"Geçerli eğilimler ve süreçler insanlığı ve uygarlığı hızla `geri dönüşü olmayan` bir eşiğe doğru sürüklüyor ve bu durum oligarşik kapitalist yağma ve talandan kaynaklanıyor. Dolayısıyla geçerli kapitalist üretim ve tüketim sürecinden çıkmadan insanlığın ve uygarlığın geleceğe, hastalıklara, aşağılanmaya, doğal çevre tahribatına vb. diğer tarafta kürsel oligarşinin aşırı tüketimi eşlik ediyor ve insani, toplumsal, ekolojik sorunlar ve kötülükler de işte bu eşitliksizten kaynaklanıyor. O halde her ülkede ve dünya ölçeğinde, özellikle de emperyalist merkezlerde şimdilerde Güney denilen çevre arasındaki eşitsizliğin ortadan kaldırılması, gezegen üzerindeki yaşamı güvence altına almanın vazgeçilmez koşulu haline gelmiş bulunuyor. Bu durumdan çıkmak için, birincisi, geçerli zenginlik, refah ve`mutluluk`anlayışının değişmesi gerekiyor: ikincisi, üretim ve tüketim modelinin değişmesi gerekiyor: üçüncüsü de son derece eşitsiz olan servet ve gelir eşitsizliğiyle malül emperyalist ülkelerde, tüketimin kayda değer ölçüde kısılması gerekiyor ki, oralardaki tüketim kayda değer imkan versin: ve nihayet dördüncüsü de, yeryüzünün lanetlilerinin emperyalist merkezleri körü körüne taklit etme aymazlığından kurtulmaları gerekiyor. Zira, özendiklerinde özenilmeye değer pek bir şey yok..."
"Türkiye`de yaklaşık 90 yıldır `muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma` şarkısı söyleniyor. Oysa üzerine çıkılması gereken `muasır medeniyet`, kapitalist yıkıcılıktan ve barbarlıktan başkası değil. Ekonomik büyüme sayesinde, GSYH artışıyla işsizliğin, yoksulluğun ve sefaletin sorun olmaktan çıkacağı, `refahın`gerçekleşeceği söyleniyor... Oysa işsizliğin, yoksulluğun, sefaletin anlam yitiminin ve çirkinliğin nedeni, kapitalist büyümenin kendisi, dolayısıyla tam bir ilişki tersliği söz konusu. Artık şifa diye sunulan ilaç çoktan hastalığın nedeni haline gelmiş durumda... e, daha çok GSHY artışı, sadece hastalığı daha da derinleştirilebilir… Bu da, daha geç olmadan yeni zenginlik, refah ve `mutluluk` tanımına, yeni bir insan-insan, insan-toplum ve toplum-doğa anlayışına, yeni bir yaşam tarzına ihtiyacımız olduğu anlamına geliyor"