Bir gün bitiyor.
Bir günü bir yeni gün izliyor.
Zaman akıyor, insanlar akıyor, olaylar akıyor; bir yere doğru; zamanın donduğu, ezeli ve ebedi bir âna hiç bir şeyin kaybolmadığı, her şeyin bir araya toplandığı, hesapların görüldüğü, defterlerin dürüldüğü, herkese ve her şeye göre “gerçeğin” bir tek olduğu, yani “gerçek” olduğu bir yere doğru insan ve zaman ve her şey akıyor.
Bayazıt, değişik kapılardan giriş yapılsa da “yeni vakitlere doğru” koşarken aynı bilinç noktasında buluşturuyor bizi.
Bütün bunları günlük bir gazetenin kendisine t
Tükendi
Gelince Haber VerBir gün bitiyor.
Bir günü bir yeni gün izliyor.
Zaman akıyor, insanlar akıyor, olaylar akıyor; bir yere doğru; zamanın donduğu, ezeli ve ebedi bir âna hiç bir şeyin kaybolmadığı, her şeyin bir araya toplandığı, hesapların görüldüğü, defterlerin dürüldüğü, herkese ve her şeye göre “gerçeğin” bir tek olduğu, yani “gerçek” olduğu bir yere doğru insan ve zaman ve her şey akıyor.
Bayazıt, değişik kapılardan giriş yapılsa da “yeni vakitlere doğru” koşarken aynı bilinç noktasında buluşturuyor bizi.
Bütün bunları günlük bir gazetenin kendisine tahsis edilmiş birkaç yüz kelimelik sütununda dile getiriyor. Bu yazıları okurken bazen kırk yıl öncesine gidiyoruz ve aradan geçen nerdeyse yarım asır içerisinde ne değişmiş, nereden nereye gelmişiz sorularının da cevabını buluyoruz. O zamandan beri köprünün altından çok sular aksa da, değişmeyen şeyin bir şairin “müstakim bir bakış açısı” olduğunu görüyoruz.