İklim krizi içinde bulunduğumuz bu koşullarda hala en büyük varoluşsal tehdit olmaya devam ediyor. İnsanlık altıncı yok oluşun eşiğinde ve bu konuda çözüm olanakları giderek daha azalıyor. Şimdiye kadar bu tehdide karşı yapılanlar; çevre ve ekoloji mücadeleleri yeterince etkili olmadı. Küresel iklim krizi ve yok oluş tehdidi karşısında her çözümün bir değeri varken hegemonya mücadeleleri, yaşanan küresel çatışmalar ise bunu daha da zorlaştırıyor. Ukrayna işgali ile başlayan savaş bu anlamda çok olumsuz etkileri yüzünden
dünyayı çözümden uzaklaştırmaya başladı.
Tükendi
Gelince Haber Verİklim krizi içinde bulunduğumuz bu koşullarda hala en büyük varoluşsal tehdit olmaya devam ediyor. İnsanlık altıncı yok oluşun eşiğinde ve bu konuda çözüm olanakları giderek daha azalıyor. Şimdiye kadar bu tehdide karşı yapılanlar; çevre ve ekoloji mücadeleleri yeterince etkili olmadı. Küresel iklim krizi ve yok oluş tehdidi karşısında her çözümün bir değeri varken hegemonya mücadeleleri, yaşanan küresel çatışmalar ise bunu daha da zorlaştırıyor. Ukrayna işgali ile başlayan savaş bu anlamda çok olumsuz etkileri yüzünden
dünyayı çözümden uzaklaştırmaya başladı.
Değişimin bu kadar hız kazandığı ve derinleştiği koşullarda insanlığın kendi geleceği ile birlikte dünyadaki tüm yaşamı da tehdit eden var oluşsal sorunların tek sorumlusu olmasına rağmen yine de çözüm umudunun hala kaynağı olması ise oldukça hüzün verici bir ironi. Bu durum insanlığın bunu görmezden gelenler ile çözüm peşinde olanlar ekseninde bir bölünmenin oturduğu siyasal ve ekonomik bir ayrışmaya evrilme potansiyeli taşısa da her şey bu değişim dalgalarının çözüm olanaklarını güçlendirme yönünde ilerlemesine bağlı gibi görünüyor.