Hardt, yetmişlerdeki devrimci hareketleri alışılagelenden bambaşka bir bakış açısıyla yorumluyor. Ona göre bu hareketler altmışlarda doruk noktasına ulaşan sol hareketin bitişini ve yenilgisini ifade etmez. Aksine, bir yandan devrimci hareketlere yönelik şiddet ve baskının arttığı, öte yandan merkezcil ve hiyerarşik sol söylemin artık işe yaramadığı bir dönemde, yetmişlerdeki hareketler, ırkçı, sınıfsal, patriyarkal, cinsiyetçi ve doğa tahribatına dayalı çoklu tahakküm yapılarına karşı çıkmakla kalmayıp, alternatif toplumsal ve politik örgütlenmeler yaratma arayışına girmişlerdir. Kimileri gibi başarı ve başarısızlık açısından b
Tükendi
Gelince Haber VerHardt, yetmişlerdeki devrimci hareketleri alışılagelenden bambaşka bir bakış açısıyla yorumluyor. Ona göre bu hareketler altmışlarda doruk noktasına ulaşan sol hareketin bitişini ve yenilgisini ifade etmez. Aksine, bir yandan devrimci hareketlere yönelik şiddet ve baskının arttığı, öte yandan merkezcil ve hiyerarşik sol söylemin artık işe yaramadığı bir dönemde, yetmişlerdeki hareketler, ırkçı, sınıfsal, patriyarkal, cinsiyetçi ve doğa tahribatına dayalı çoklu tahakküm yapılarına karşı çıkmakla kalmayıp, alternatif toplumsal ve politik örgütlenmeler yaratma arayışına girmişlerdir. Kimileri gibi başarı ve başarısızlık açısından bakıldığında bu hareketler yenilmiş olabilir. Fakat mücadelenin içinde geliştirdikleri politik stratejiler ve icat ettikleri otonomi, çokluk, doğrudan demokrasi, özgürlük, özsavunma kavramları, günümüzün politik problematikleri üzerine düşünürken bize muazzam zenginlikte bir alan açar. Yetmişler bu nedenle bir son değil başlangıçtır. Ama başlangıç olduğunu görmek, günümüzde özgürlükçü hareketlerin otonom ve çoklu örgütlenme, eklemlenme ve alternatif politik toplumsallıklar inşa etme kudretinin soybilimini yapmayı gerektirir. Bu kitapta tam da bunu yapan Hardt, bizi yetmişlerdeki hareketlerin icatçı ve özgürlükçü gücünü yeniden keşfetmeye davet ediyor. Hem de bu hareketleri yüceltmeden ya da mahkûm etmeden, onların ruhunu hissederek, yıkıcılıklarındaki kuruculuğu çekip çıkararak ve attıkları özgürlük çığlıklarını birbirimizde yankılayarak…
Siyaset felsefesi ve edebiyat kuramı üzerine çalışmalar yapan Michael Hardt, halen Duke Üniversitesi’nde edebiyat profesörüdür. Bugün içinde yaşadığımız dünyada karşımıza çıkan yeni tahakküm biçimlerinin yanı sıra bunlara direnen özgürlükçü toplumsal hareketleri de inceleyen Hardt, daha demokratik bir topluma yol açabilecek alternatif politik ve ekonomik örgütlenmeler üzerine kafa yorar. Yazarın Türkçede yayımlanmış kitapları arasında Gilles Deleuze: Felsefede Bir Çıraklık (2016); Antonio Negri ile birlikte kaleme aldıkları İmparatorluk (2001), Çokluk (2004), Dionysos’un Emeği (2007), Ortak Zenginlik (2011), Meclis (2019), ve Duyuru (2012) yer alır.