*İyi bir yönetim nasıl olmalı?* sorusu, yeryüzünde belki de bütün zamanlarda ve toplumlarda insanların kafasını meşgul eden en önemli soru olmuştur. Yönetim, sadece matematiksel formüllerle ifade edilebilecek standart eylemler dizisi değildir. Merkezinde insan olmasından dolayı yönetimin kültürel ve ahlâkî bir zemini bulunur. Ancak günümüzde Machiavelli’e rahmet okutturan, değerlerin rantına meftun olan modern politikacılar, iktidarlarına meşruiyet kazandırmak için ahlâkı siyasete kurban ettiler. Ortaya çıkan siyasal ahlâksızlık, bir yandan sosyal sistemler üzerinde büyük yaralar açarken, diğer yandan siyasi sistemlerin bile taşıyamayacağı ağır bir yük haline geldi. Bütünüyle bir tehdit unsuruna dönüşen bu siyasal ahlâksızlığın doğurduğu
Tükendi
Gelince Haber Ver*İyi bir yönetim nasıl olmalı?* sorusu, yeryüzünde belki de bütün zamanlarda ve toplumlarda insanların kafasını meşgul eden en önemli soru olmuştur. Yönetim, sadece matematiksel formüllerle ifade edilebilecek standart eylemler dizisi değildir. Merkezinde insan olmasından dolayı yönetimin kültürel ve ahlâkî bir zemini bulunur. Ancak günümüzde Machiavelli’e rahmet okutturan, değerlerin rantına meftun olan modern politikacılar, iktidarlarına meşruiyet kazandırmak için ahlâkı siyasete kurban ettiler. Ortaya çıkan siyasal ahlâksızlık, bir yandan sosyal sistemler üzerinde büyük yaralar açarken, diğer yandan siyasi sistemlerin bile taşıyamayacağı ağır bir yük haline geldi. Bütünüyle bir tehdit unsuruna dönüşen bu siyasal ahlâksızlığın doğurduğu nizamsızlık hali, aslında insan odaklı bir yönetim kültürünü ve devlet ahlâkını gerekli kılmaktadır. Burada en büyük sorumluluk devlete aittir. Devlet, ahlâklı bir yönetim sergileyen, hakkı tesis ederek vicdanları huzura kavuşturan, aynı zamanda sahip olduğu güç ile ahlâkı koruyan bir kurumdur.