Anadolu Selçukluları’nın sonu ile Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında yaşayan Yûnus Emre, bu geçiş döneminde Türk Milleti’nin inanış ve maneviyat hayatını mayalayan şahsiyetlerden biridir. O, Ahmed Yesevî ile başlayan ve halkın idrakine seslenen tasavvuf edebiyatının en üstün şairidir.
Birçok mutasavvıf gibi, Yûnus da Allah’a vuslat vasıtası olarak aşkın ilimden üstün olduğunu kabul eder. Ayrıca, ona göre aşksız iman taş misali kurudur. Allah aşkı gönülleri mum gibi yumuşatır. Aşkın hasıl ettiği en mutlu sonuçlardan biri de, insanı ikilikten kurtarıp gerçek tevhide ulaştırmasıdır.
Bu kitapta Mehmet Dem
Tükendi
Gelince Haber VerAnadolu Selçukluları’nın sonu ile Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında yaşayan Yûnus Emre, bu geçiş döneminde Türk Milleti’nin inanış ve maneviyat hayatını mayalayan şahsiyetlerden biridir. O, Ahmed Yesevî ile başlayan ve halkın idrakine seslenen tasavvuf edebiyatının en üstün şairidir.
Birçok mutasavvıf gibi, Yûnus da Allah’a vuslat vasıtası olarak aşkın ilimden üstün olduğunu kabul eder. Ayrıca, ona göre aşksız iman taş misali kurudur. Allah aşkı gönülleri mum gibi yumuşatır. Aşkın hasıl ettiği en mutlu sonuçlardan biri de, insanı ikilikten kurtarıp gerçek tevhide ulaştırmasıdır.
Bu kitapta Mehmet Demirci, Yûnus Emre`nin ilmek ilmek işlediği "sevgi" kavramını etraflıca ele almakta, Yûnus`un mısralarından hareketle onun vaz` ettiği insan ve Tanrı sevgisini ortaya koymaktadır.
Yûnus düşüncesine yalnız Türk milletinin değil, bütün insanlığın ihtiyacı vardır. Kendini sadece etten kemikten ibaret zannedip, bencillik ve ihtiras gibi kötü duyguların esiri olan insanoğlunu, sahip olduğu iç güzelliklerden ve manevi zenginliklerden haberdar edecek yol, Yûnus’ların yoludur.