Yürek Sapağı, içimizdeki koridorlar. Tüm önyargılarımı dışarda bırakarak, mutlak doğrularını bile sorgulaması gerektiğine dair inancımı kılavuzum yaparak, çıplak bir yürekle çıktığım uzun bir yolculuk. Doğru veya yanlış, ne derseniz deyin; insanın kendisiyle başbaşayken kendi içinde seslendirip, kendisini mutlu kıldığı dünyasının, ona en yakın bir liman olduğunu biliyoruz. İnsan çoğunda bu iç konuşmalarını en yakın dostlarıyla bile paylaşamaz. Bu iç sohbetler kiminde, "kuralsız", kiminde "çok ayıp", kiminde "uçuk", "zaaflı", "serserice", "haince", "ahlaksız"... bulunabiliyor. Bu sözcüklerin içi hep farklı dolduruluyor. Dostlukların o sıcak kucaklayışı bile kiminde buza kesiyor. Ne de olsa herkes "bildiği kadar hayal edebiliyor". Ufukları
Tükendi
Gelince Haber VerYürek Sapağı, içimizdeki koridorlar. Tüm önyargılarımı dışarda bırakarak, mutlak doğrularını bile sorgulaması gerektiğine dair inancımı kılavuzum yaparak, çıplak bir yürekle çıktığım uzun bir yolculuk. Doğru veya yanlış, ne derseniz deyin; insanın kendisiyle başbaşayken kendi içinde seslendirip, kendisini mutlu kıldığı dünyasının, ona en yakın bir liman olduğunu biliyoruz. İnsan çoğunda bu iç konuşmalarını en yakın dostlarıyla bile paylaşamaz. Bu iç sohbetler kiminde, "kuralsız", kiminde "çok ayıp", kiminde "uçuk", "zaaflı", "serserice", "haince", "ahlaksız"... bulunabiliyor. Bu sözcüklerin içi hep farklı dolduruluyor. Dostlukların o sıcak kucaklayışı bile kiminde buza kesiyor. Ne de olsa herkes "bildiği kadar hayal edebiliyor". Ufukları ve yaşamları örtüşemeyenlerin diyalogları, kazandırıp dönüştüremiyor. Sözler uçurumları boyluyor. Ses kavuşmasız kalıyor. İnsan yapayalnız, ıssız bir ormanda gibi, korkup duruyor.