Zamanın toplumsal gerçekliğinin ele alınıp anlaşılmaya çalışıldığı bu kitapta, toplumsal bir gerçeklik olarak zamanın, insanlar için hayatî bir önem taşıdığı vurgusu öne çıkmaktadır. Gerçekten de zaman, sosyal hayatın ayrılmaz bir boyutudur.
Toplum, zamanla o derece irtibatlıdır ki, sadece değişim geçirirken zamansallık sergilemez; toplumun zamansallığı, toplumsal değişimle sınırlandırılamayacak derecede toplumla geniş boyutlarda ilintilidir. Zaman, toplum açısından sadece tarih ve değişim için değil, durağanlık ve istikrar, hatta düzen için de merkezî bir öneme sahiptir; zamansal bir düzen olmaksızın toplumda düzen
Tükendi
Gelince Haber VerZamanın toplumsal gerçekliğinin ele alınıp anlaşılmaya çalışıldığı bu kitapta, toplumsal bir gerçeklik olarak zamanın, insanlar için hayatî bir önem taşıdığı vurgusu öne çıkmaktadır. Gerçekten de zaman, sosyal hayatın ayrılmaz bir boyutudur.
Toplum, zamanla o derece irtibatlıdır ki, sadece değişim geçirirken zamansallık sergilemez; toplumun zamansallığı, toplumsal değişimle sınırlandırılamayacak derecede toplumla geniş boyutlarda ilintilidir. Zaman, toplum açısından sadece tarih ve değişim için değil, durağanlık ve istikrar, hatta düzen için de merkezî bir öneme sahiptir; zamansal bir düzen olmaksızın toplumda düzen olması düşünülemez. Demek ki zaman, sosyal hayatımız için sadece süreç bakımından değil, aynı zamanda düzen bakımından da önemlidir; sadece değişim açısından değil, aynı zamanda istikrar ve rutinizasyon açısından da gereklidir. Çünkü zaman, toplumun, toplumsal hayatın kurucu unsurlarındandır.
Esasen zaman, toplumun, toplumsal hayatın yazgısıdır. Toplum, zaman içinde, dünya zamanı içinde var olur, varlığını sürdürür. Toplumların, medeniyetlerin ve kültürlerin bir zamansal kapasiteleri veya alanlarından bahsedilebilir. Gerçekte toplumlar, medeniyetler, kültürler, toplumsal varlıklar, örneğin aileler, dinî grup ve cemaatler, siyasal gruplar, ekonomik organizasyonlar, uluslar, meslek grupları vs. hayatlarını, sosyal zaman veya sosyo-zamansal düzen içinde düzenlerler. Görüldüğü gibi zaman toplumun varlığının ve dolayısıyla sosyal hayatın vazgeçilmez bir merkezî boyutunu teşkil etmektedir.
Sonuçta bütün toplumların ayırt edici yönleri, onların "kendi" zamanlarında aranıp bulunabilir. Bu böyledir; çünkü her toplum, kendi zamanını üreterek, kendi zamanında yaşayarak ya da kendi zamanlarının hükmüne girerek varlığını sürdürür. Kendi zamanını üretmeyen, kendi zamansal evrenini meydana getirmeyen bir toplum, başkalarının, başka toplum veya devletlerin zamanlarında yaşamaya mahkûmdur.