*Yaşam bu işte, şu yıldızları seyretmek, şu havayı solumak, bu kır, bu ekmek, bu tezek, ter kokusunu duymak! Yaşam şu işte; ağaca, toprağa, taşa, şu üzüme, şu kaplumbağaya dokunmak! Yaşam bu işte; gülmek, ağlamak, sevdiklerinin sesini, kokusunu, yüzünü özlemek! Yaşam şu işte; göğsümün sol yanında atan, kütür kütür. İşte şu acıkan mide, işte şu düşünen beyin, işte okuyan göz! Yaşam, işte şu yıldızların ağması, bir ötekinin belli belirsiz devinmesi, şu elini yıldızlara uzatıp tutmak isteyen bebek, yaşam... Burnumuzun dibinde, parmaklarımızın ucunda, ayaklarımızın altında serili duruyor yaşam. Sabaha karşı serin esen yelde yorgana sarılıp, insanın kendini, kendi sıcaklığıyla ısıtması, horozların henüz tan çatlamadan sabahı, yeni bir günü mu
Tükendi
Gelince Haber Ver*Yaşam bu işte, şu yıldızları seyretmek, şu havayı solumak, bu kır, bu ekmek, bu tezek, ter kokusunu duymak! Yaşam şu işte; ağaca, toprağa, taşa, şu üzüme, şu kaplumbağaya dokunmak! Yaşam bu işte; gülmek, ağlamak, sevdiklerinin sesini, kokusunu, yüzünü özlemek! Yaşam şu işte; göğsümün sol yanında atan, kütür kütür. İşte şu acıkan mide, işte şu düşünen beyin, işte okuyan göz! Yaşam, işte şu yıldızların ağması, bir ötekinin belli belirsiz devinmesi, şu elini yıldızlara uzatıp tutmak isteyen bebek, yaşam... Burnumuzun dibinde, parmaklarımızın ucunda, ayaklarımızın altında serili duruyor yaşam. Sabaha karşı serin esen yelde yorgana sarılıp, insanın kendini, kendi sıcaklığıyla ısıtması, horozların henüz tan çatlamadan sabahı, yeni bir günü muştulaması değil mi yaşam?*
Kaya Öztaş, 1979 Çocuk Yılı Kültür Bakanlığı ödülünü de kazanmış bir roman olan Zor Günler`de, çocuk duyarlığıyla bezenmiş, yüreğe dokunan bir öykü kaleme alıyor ve sonunda ortaya yediden yetmişe her *insan*a dokunan bir roman çıkıyor...